"...Olduğum yerde taşlaşmıştım. Çünkü adamın gittiği yeri biliyordum; ölmeye gidiyordu. O şekilde ayağa kalkan bir adam oteline, bara, karısına, gara, yani hayatla ilgili hiçbir yere gitmezdi, o adam doğruca ölümüne gidiyordu. O cehennem gibi oyun salonundaki en katı yürekli izleyici bile o adamın geriye dönecek ne bir evi, ne bir bankası, ne de bir ailesi olmadığını bilirdi ama elindeki son parayla oturmuş hayatı üzerine kumar oynamıştı. Simdi başka bir yere, şüphesiz yaşam olmayan herhangi bir yere tökezleyerek gidiyordu. "
Nasıl bir anlatım ❤ Zweig kitaplarını okurken film izlediğinizi bile düşünebilirsiniz. Her şey gözümün önünde canlanabiliyor.
Gözlerim satırlarda kayıp giderken, ruhum dinleniyor.