Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

* Devletler, birbirlerine saldıramadıkları ya da birbirlerini yok edemedikleri anda, devletin kendi doğal göndermesine karşı savaşı olan bir tür sivil savaş, iç savaş içinde, neredeyse otomatik olarak kendi halklarına ya da kendi topraklarına yönelirler (Anlam taşıyan ve temsil eden her göstergenin, her makamın yazgısı kendi doğal göndermesini ortadan kaldırmak değil midir?) Bu, her halükarda politikanın iç yazgısıdır; ve temsil edenler gibi temsil edilenler de bunu, örtük biçimde olsa da çok iyi bilirler. Hepimiz farkında olmadan Makyavelciyiz; çünkü temsilin diyalektik bir kurgu olduğuna dair belirsiz bir bilince sahibiz; ve bu diyalektik kurgu, muhtemel ifadesini insanın gönüllü kölelik içinde kendini yitirmesinde bulan Öteki'nin kaybı istenci ile güç istenci arasındaki bir ölüm kalım düellosunu gizler: Her iktidar, Prens'in Hakimiyeti ve Halkın Kurban Edilişi'ne dayanır. Dolayısıyla artık ne temsil edilen halk vardır ne de yasal hükümran. Bu politik görünüm yerini bundan böyle toplumsal anlaşmanın söz konusu olmadığı bir düelloya, totaliter biçimde kendine göndermede bulunmayı amaçlayan bir makam ile ironik ya da boyun eğmeyen, bilinemezci ve çocuksu (Artık konuşmuyor, ama gevezelik ediyor) bir kitle arasındaki trans-politik bir düelloya bırakıyor. Kendi organlarını yutan bedenin hastalık hastası durumudur bu. Terörizmin Aynası
Sayfa 76 - AyrıntıKitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.