“Huzursuz bir ruhum var benim. Bu dünyada yersiz yurtsuz kalmaktan belki.” Tarık Tufan, “huzursuz ruhların” sözcüsüdür bana göre. Kitaplarındaki bütün o yalın anlatımına rağmen kelimeleri ağır bir balyoz misali iner kafanıza, yutkunamamanın verdiği bir yumru gibi oturur göğsünüzün tam orta yerine.
Çok sevdiğin bir yazar olmasının yanı sıra ne zaman nefes almak istesem kitaplarına sığındığım bir yazardır Tarık Tufan. İnsan nefes almak için acı ile keder ile bezenmiş kelimelere sığınır mı hiç? Sığınıyor işte... Dün gece de öyle bir anda başlayıp yine bir solukta bitirdim “Beni Onlara Verme”yi. Kitabın isminden kaynaklı olarak sanırım kitabı her elime alışımda Ahmet Kaya’nın bolca hüzün ve keder dolu sesi kulaklarımda çınlıyor ve o kapaktaki isim sanki kitabın içindeki tüm kelimelerin kaderiymişçesine her satırda acıyı, hüznü, kaybedişleri, terk edilişleri, ölümleri hissediyorum ruhumun bir yerlerinde. Ya da belki de kelimelerin içi öyle acıyla, hüzünle dolurdur ki bu taa kitabın ismine kadar taşmıştır.