Gönderi

Hasan Sabbah - Ömer Hayyam - Nizamü'l-Mülk Dostluğu
“Sünnilerin bir hayduta ihtiyacı vardı” dedi Rıza, güvenle karşıya geçtikten sonra. “Bir tür dahili Şeytana "öteki'ye ihtiyaçları vardı. Hasan Sabbah da bu nitelikleri taşıyordu. Örneğin; Sabbah'ın efsanevi İranlı şair ve matematikçi Ömer Hayyam ve Selçuklu İmparatorluğunu, ünlü aydın veziri Nizamü'l-Mülk ile olan dostluğunu, hikâyesini ele alalım. Öyküye göre bu üç kişi aynı okula gitmişti ve üçü de sonradan önemli şahsiyetler olmuştu. Öğrencilik yıllarının yakın dostları daha o zamanlarda birbirlerine bir söz vermişlerdi. İlk önce kim önemli bir makama ulaşırsa, kariyerlerinde yükselmeleri için arkadaşlarına yardımcı olacaktı. Önce Nizamü'l-Mülk, hedefine ulaştı ve Selçuklu Devleti'nde önemli bir şahsiyet oldu. Yeminini hatırlayarak okul arkadaşlarına valilik önerdi. Ömer bu makamı reddederek, bunun yerine Nizam'dan düzenli bir maaşı kabul etti. Hasan da arkadaşının önerdiği bu makamın kendisine layık olmadığını düşünerek reddetti. Bunun üzerine, Nizam ona daha yüksek bir makam teklif etti. O da kabul etti ve işinde başarılı oldu. Fakat kısa bir süre sonra, Nizam Hasan'ı kıskanmaya başladı, onu bir tehdit ve düşman olarak gördü ve nihayet onu kaçmaya mecbur bıraktı. Hasan başarılı olup Alamut Kalesi'nde tarikatını kurduğunda, ilk kurbanı Nizamü I-Mülk oldu.” “Bu hikâyenin neresi yanlış? Bana son derece akla yatkın görünüyor” dedim. Küçük bir köyün yakınından geçerken, Rıza tarlada oynayan çocuklara el salladı. “Harika bir öykü. Sabbah'a intikam için ihtiyaç duyduğu arzu ve tutkuyu sağlıyor. Ancak, bu üç adam İran'ın farklı yerlerinde yaşadılar ve yaşadıkları yerler çocukluklarında aynı okula gidemeyecekleri kadar birbirine uzaktı. Bunun yanısıra Ömer Hayyam doğduğunda, Nizamü'l-Mülk çoktan otuz yaşına gelmişti. Sabbah'ın ne zaman doğduğunu bilmiyoruz; ama öldüğünde yüz yaşının üstünde olmadıkça -ve 1124 yılında öldüğünü biliyoruz - Nizamü'l-Mülk ile aynı yaşta olması mümkün değildir. Bunun gibi öyküler, Sabbah efsanesinin oluşumunda ve ona insanüstü nitelikler atfedilmesinde kilit rol oynadı. Sihirli bir kalede şeytani planlar kuran ve katillerini haşhaşla uyuşturarak dünyanın her yerine gönderen insanüstü bir varlık... Kurbanları yalnızca İran ve Suriye'de değil, ayrıca Irak ve Mısır'da da bulunuyordu. Sanki Avrupa'nın buna ihtiyacı varmış gibi, Avrupa'daki bazı cinayetlerden bile sorumlu tutuldular.”
Sayfa 114-115
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.