Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

“Sizi karada yürüten ve denizde yüzdüren Allah’dır.” Zaten bu surenin tamamı evrenin bütün güçlerine egemen olan bu kudreti vurgulamaya çalışmaktadır. Şimdi de kendimizi daha yakın bir sahnenin önünde buluyoruz: “Bir gemide olduğunu.” İşte önümüzde gemi. Ortalık rahat içinde. “Hoş bir meltem yolcuları götürüyor.” İşte gemidekilerin duyguları! Biz onları anlıyoruz. “Ve herkesin bunun hazzını yaşadığını düşününüz.” İşte tam bu güven ve rahat ortamında, bu sevincin her tarafı kuşattığı bir sırada fırtına kopuyor. Refah, güven ve sevinç içinde yolculuk yapanları kıskıvrak yakalayıveriyor: “Tam o sırada gemi bir kasırga ile karşılaştı.” Aman Allah’ım ne dehşet şey! “Yolcuları, her taraftan dalgalarla sarıldı.” Geminin içi birden matemle doluyor. İçindekileri çalkalıyor, sarsıyor. Dalga, gemiyi sanki tokatlıyor; kaldırıyor, indiriyor. Yerde sürüklenen bir tüy gibi, onu sürükleyip götürüyor… İşte gemideki yolcular! Paniğe kapılmışlar, kurtulma ümitlerini yitirmişler! “Ve çepeçevre kuşatıldıklarını sandıkları zaman.” Kurtuluş yolu yok! İşte ancak o zaman ve insanı her taraftan kuşatan korku ortamında fıtratları, kendisine bulaşan pisliklerden arınıyor, kalpleri silkinerek etrafını karartan düşüncelerden kurtuluyor. Temiz ve asil olan fıtratları, Tevhid ile yalnız Allah’a samimi bağlılık ile çarpmaya başlıyor: “Sırf Allah’ın dinine inanan samimi bir bağlılıkla O’na şöyle yalvarırlar: “Eğer bizi bu tehlikeden kurtarırsan, kesinlikle şükredenlerden olacağız.” Fırtına diniyor. Dalga diniyor, deniz duruluyor. Yürekleri ağızlarına gelen insanlar sakinleşiyor. Hoplayan kalpler sükunete kavuşuyor. Gemi güven içinde sahile yanaşıyor. İnsanlar artık hayata kavuştuklarına, ayaklarının karaya bastığına inanıyorlar. Peki sonra ne oluyor? “Fakat Allah kendilerini bu zor durumdan kurtarır kurtarmaz, hemen yeryüzünde haksız yere taşkınlıklara dalarlar.” İşte bu şekilde aniden ve birden bire! Bu gerçekten mükemmel bir sahnedir. Hiçbir hareketini, hiçbir duygusunu kaçırmış değildir… Bu bir olayın manzarasıdır… Fakat bütün nesiller boyunca insanların çoğunluğunu oluşturan bir insan tipinin, bir karakterin ve bir ruh halinin manzarasıdır… Bu nedenle arkasından gelen değerlendirmede, bütün insanlara uyarıda bulunuluyor: “Ey insanlar yapacağınız taşkınlıklar aslında kendi aleyhinizedir.” Bu zulüm, isterse kişinin kendisini tehlikeye atarak, isterse günah, pişmanlık ve hüsrana uğrayan kafilenin içine atılmakla gerçekleşen bir zulüm olsun veya isterse insanlara yönelik bir zulüm olsun farketmez. Bütün insanlar bir tek kişi gibidir. Zalimler ve onların zulümlerine isteyerek katlananlar, kendi kişiliklerinde cezalarını çekeceklerdir. Zalimliğin, taşkınlığın en çirkini ve iğrenci, yüce Allah’ın uluhiyetine karşı yapılan taşkınlıkta, Rububiyet, otorite ve hakimiyeti gasbetmekde ve insanlar içinde bunu uygulamaya sokmakda somutlaşır. İnsanlar bu taşkınlığı yaptıklarında, ahiret yurdunda onun cezasını çekmeden önce dünya hayatında cezasını çekerler. Onlar bu zalimliklerinin cezasını, hayatta her şeyin bozguna uğraması ve herkesin O’ndan kötü yönde etkilenmesi şeklinde tadarlar. Öyle ki, ondan zarar görmeyen hiçbir insanlık değeri, hiçbir onur, hiçbir özgürlük ve hiçbir fazilet (değer) kalmaz. İnsanlar ya samimiyet ile Allah’a boyun eğer, O’na bağlanırlar ya da azgınlar onları kendilerine kul yaparlar. Yeryüzünde yalnız Allah’ın rububiyetini yerleştirme uğrunda verilen mücadele; insanlık, özgürlük, insanın onuru ve erdemi uğrunda verilen mücadelenin kendisidir. İnsanın esaret zincirinden, ataklığın pisliğinden, onurunun kırılmasından, toplumun bozgunculuğundan ve hayatın basitliğinden kurtulmasını sağlayacak bütün kutsal değerler uğruna verilen bir mücadeledir! “Ey insanlar, yapacağınız taşkınlıklar aslında kendi aleyhinizedir, bu yolla geçici dünyanın yararını elde edersiniz. Daha başka bir şey yapamazsınız.” “Ama sonra bize dönersiniz, biz de yaptıklarınızı size bir bir haber veririz.” Demek ki, Allah’a bağlı olmamak, öncelikle dünya hayatının bedbahtlığını ve azabını, aynı zamanda ahiretin faturasını ve cezasını arttırmaktan başka işe yaramıyor. Yunus suresi tefsirinden
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.