Gönderi

10/10 puan verdi
·
Beğendi
Lisede proje görevimdi bu kitap. Kitabı öğretmenimiz seçmişti benim için ve şöyle bir baktığımda Allah'ım kâbus nasıl okuyacağım demiştim. Çünkü kitabın ön açıklamasını okuduğumda hiç benlik olmadığını düşünmüştüm. Neyse bir mecburiyet başladık. Kitap 2 kısımdan oluşmakta ve mektuplar şeklinde ilerlemekte. İlk kısmı Sara'nın Mektupları, İkinci kısmı Ölüye Mektuplar. Kitabın ilk kısmında Homongolos'a bildiğiniz tilt olmuştum. Yanımda olsa boğardım içim ona karşı o derece antisempati duygusuyla dolmuştu. Onun, o; kadınlar hakkında düşündüğü asılsız, anlamsız şeyler deli ediyordu beni. Bir ara hıncımdan kısacık kitaba ara bile verdim düşünün. Ama sonra artık proje diye oturdum 2 saate yakın bir sürede bitirdim ve 2. Kısımdan itibaren kendime mi kızayım, o hiç zihnimde susturamadığım nefsimin sabit fikirlerine mi, yoksa bunun da öncesinde ön yargılarıma mı kızayım bilemez hale geldim. Zaten aslında kitabın diğer adından anlamalıydım. Çirkin'in romanı dememişler boşuna. Homongolos'un kelime anlamı kitapta şöyle ifade edilmişti: "Kuvvetli, zeki, metîn, iradeli, şen hatta biraz zevzek ve maskara denecek kadar şen bir adam. Fakat taş gibi hissiz. Ölene acımaz, ızdırab çekene güler, sevgi ve şefkati gülünç bir zâaf addeder. Aşk onun için mânâsız bir masaldır." Yani uzun lafın kısası adamı bir makine gibi tanımlamışlar resmen. Ki öyle betimlenmiş zaten. İlk kısımda Homongolos'un tavırlarına, sözlerine tilt olmayan bir kendini, bir de duygularını sorgulamalı fikrimce. Hala duygularım var mı, insan mıyım, bir şeyler hissedebiliyor muyum diye. Yazar, aslında Bir kadın düşmanı'nda uyarıyor bizi. Sakın diyor, olayları tek taraflı gözlemleyip, dinleyip de hüküm vermeyin. Ne kötülerin altında ne iyiler, ne güzellerin içinde aslında ne hainler vardır, diyor sanki. Sara kitabın ana karakteri, en başından itibaren hainliğin simgesiymiş, 2. Kısımda daha net anlıyorum bunu. Aslında yazar 1. Kısımdan itibaren okura o ipucunu vermiş. Muhtemelen Homongolos'u ilk tanıttığı anda insan sempati duysun ve "bu adam niye böyle, altında yatan sebep nedir?" diye düşünsün istemiş. 1. Kısım nefretle 2. Kısım benim için bol bol gözyaşı ve kendimi, vicdanımı, değer yargılarımı sorgulamakla geçti. Arada da kendime, 'Manyak bir kitap karakterine bu kadar üzülmenin yararı' ne diye yakınıp durdum. Ama yararı var efendim. Okuduğumuz her bir kelimenin bize yararı tahmin edemeyeceğimiz kadar büyük. Üzerinden tam 3 sene geçmiş ama hala kitabın adı geçtiğinde dahi bir insan olarak kendimi sorgulayıp Homongolos için üzülürüm ve galiba biraz da bu kitaptan sonra insanın içinde bir insan daha var olduğunu düşünmeye başladım. Empatik düşünce yelpazemi genişletti. Hayatta en nötr insan olsanız bile bu kitabın sonunda, Homongolos'un son mektubunun son paragrafına kadar, daha önce tutsanız da kendinizi yüreğinizde hafif bir sızı oluşacağından eminim. Buruk sonlu gerçekten insanı gözyaşları ve vicdan muhasebesiyle baş başa bırakan bir kitaptı. Ön yargılarını kırmak, kitabın sonunda uzun uzun düşünmek ve göğüs kafesinde bir yerde aslında vicdanla kuşatılmış bir kalp olduğunu fark etmek istiyorsanız okuyun derim. Beğenmezseniz -ki hiç sanmam- kelime öğrenirsiniz. Muazzam kelimeler kattı bana. Beni Reşat Nuri Güntekin hayranı yaptı. Pek çok kitabını da bu kitaptan sonra okumuşumdur. Tasvirleriyle, o eski Türk filmlerinde çıkma sıfatlarıyla, kelimeleriyle insanı içine çeken, etkileyen, düşündüren, heyecanlandıran harika roman OKUYUUN!
Bir Kadın Düşmanı
Bir Kadın DüşmanıReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 20104,073 okunma
··
37 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.