Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

211 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Herşeyin sorumlusu aslında Justin Torres. "Biz Hayvanlar"ı okuyalı günler oldu; ama unutmak ve etkisini kaybetmesini beklemek boşunaymış, geçmedi zira. Victor Hugo'nun Sefiller'ini okurken dahil olamamamın bir sebebi de Biz Hayvanlar olabilir. Bu durumu değiştiren Michael K. oldu. Coetzee'nin Utanç adlı eserinden sonra, ilk okuduğum Demir Çağı ve yarıda bıraktığım Romancının Romanı adlı kitaplarını da düşünürsem, bu kitapların arasında en etkileyici ve eğer bir başyapıtı varsa yazarın o başyapıt olmaya en yakın olan eseri kesinlikle Michael K; çünkü herşeyden önce bu kadar siyasi bir anlatıyı böylesine etkileyici bir karakter çalışmasıyla kotarabilmek büyük bir maharet. Michael K. kitabın tanıtım yazısında söylendiği gibi -ve demek ki yazar için de önemli bir referans olan- Kafka'ya açık bir gönderme: kitap boyunca karşımıza inanılması zor bir yaşam mücadelesi çıkıyor. Hangi zamanlarda yaşandığını bilmediğimiz, hayali bir iç savaş yaşayan Güney Afrika'da diğer insanlara göre zekâca geri, annesini kaybettikten sonra yolunu şaşırmış, diğer insanlar gibi yaşamayan ama hayatta kalmaya çalışan saf bir insan olarak Michael K. yazarın ülkesine acı acı, sevgi duyarak yarattığı bir karakter: çölde bir umut, karanlıklar içerisinde ışıl ışıl bir küçük güneş gibi, bütün toplama ve çalıştırma kampları, bütün zor koşullara rağmen, tek başına kaçarak, yürüyerek, gizlenerek yaşamayı başardığı ve saklandığı bomboş bir çiftlikte kabak ekerek hayatta kalmayı becerebilen bir kimsesiz, bir yalnız Michael K. İnsanlar onu anlamayı beceremediği gibi, o da anlaşılması için onlara yardımcı olmuyor pek. Eser bu tür sıradışı kitaplarda belki karşılaşabileceğimiz duygusal sığlıkların hepsini es geçerek kendine özgü, gerçekçi, rahatsız edici dahi diyebileceğimiz bir sıkışmışlık duygusunu hissettirmeyi başararak hikâyesini nihayete erdiriyor. Coetzee'nin örneğin Utanç adlı çok beğenilen eseri Michael K.'nın yanında neredeyse basit bir anlatıya dönüşüyor. Kitaptaki dil ve anlatım, gerçekten çok iyi; olaylar çok değil, özellikle kitabın ilk bölümü, yani Michael'ın hikâyesinin hızlı başlangıcı ve ardından yavan, tekdüze, neredeyse olaysız devamı bu dili ve üslûbu da ağır ağır inşa ediyor gibi. Kitabın ikinci kısmında Michael'ın götürüldüğü kampta ona büyük ilgi duyup onu kurtarmaya çalışan adamın olduğu bölüm çok daha etkileyici, son bölümde ise yazar yine birinci bölümdekine benzer bir tarzda, yumuşacık bitiriyor hikâyesini. Bir karakter yaratabilen her yazarın çıtayı iyi yerlere yükselttiğini ya da oraya işaretini koyduğunu düşünüyorum bir şekilde. Michael K. bütün o sıradanlığı, yavanlığı, kendi kendine yeterliği, kimsesizliği ile çok çok ilginç bir karakter ve bir yazarın kendi ülkesinin acılarına karşı sayfalara dökerek yaratabileceği en güzel hayallerden; ülkesini temsil eden tertemiz, mazlum bir ruh kesinlikle. "Son olarak da şu bahçen..." derdim tıkanarak. "Çölün yüreğinde çiçeklenen, yaşam yiyeceğini sunan o kutlu, çekici bahçenin anlamını söyleyeyim sana. Şimdi ulaşmayı amaçladığın bahçe kamplar dışında hem hiç bir yerde hem de her yerdedir. Ait olduğun, kendini evsiz hissetmediğin tek yerin öbür adıdır. Hiçbir haritada olmayan, bildiğimiz yollardan hiçbirinin varmadığı, yolunu yalnızca senin bildiğin bir yer". Michael K.'yı herkese öneriyorum.
Michael K. Yaşamı ve Yaşadığı Dönem
Michael K. Yaşamı ve Yaşadığı DönemJ. M. Coetzee · Can Yayınları · 2018232 okunma
··
402 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.