Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

İhyâü Ulumi’d-Din İncelemesi
Herkesin Suallerine Cevap Bulabildiği Kitap Şimdi dönelim İhyâü Ulûmi'd-Din'e. İmâm-ı Gazâlî Hazretleri'nin her saniyesi ilimle ve tefekkürle geçen mutena hayatının aziz bir meyvesi İhyâ. 4 ciltlik bir âbide o. Bugün olsa her bir bölümü müstakil bir kitap olur İhyâ’nın. Zira ele aldıgı konuları etraflıca, hâkim ve güçlü bir şekilde irdeler İmam-ı Gazâlî Hazretleri. "Elinizdeki bu kitabı, dinî ilimlerin ihyası, geçmiş imamların yolunun gösterilmesi, peygamber ve onlara tâbi olanların faydalı buldukları ve istifade gördükleri ilimlerin mahiyetini izah etmek için kaleme alıyorum." der İhyâ’nın önsözünde. Dert büyük olunca kitap da büyük olur hâliyle. Kitap odur ki fasılları ola. İhyâ da fasıllardan meydana gelir elbet. Dört cildin her biri bir bölümdür. Her bölümde on başlık vardır. İlk cildin adı "Rub'u'l-İbâdât"tır. Bu cildin bahsi, ilim konusunu ele alır. 7 bab boyunca ilmin faziletleri, nevileri, ihtilaflar, hocayla talebenin münasebetleri, ilmin afetleri ve aklın şerefi gibi başlıklar işlenir. İkinci bahis, akaidden bahseder. Ki dört babdır. İman esasları, itikadın dereceleri, itikadın delilleri ve bazı akaid meseleleri anlatılır burada. Üçüncü bahis, tüm detaylarıyla temizligi ele alır. Dördüncü bahis, namaz hakkındadır. Beşinci bahis, zekât hakkındadır. Ardından oruç bahsi gelir. Sonra hac mevzuunu işler. Sekizinci bahis, Kur'ân-ı Kerîm tilâveti hakkındadır. Dokuzuncu bahis, zikir ve dua konusunu ele alır. Birinci cildin son bahsi ise evrad ve gecelerin ihyası konularındadır. Imam-ı Gazâlî (rah.), bu ilk kitapta ibadetlerin fikhi boyutunu tüm teferruatıyla anlattığı gibi insan ruhuna olan tesirlerini de ele almıştır. Bu bakımdan hususî bir yere sahiptir. İkinci cildin adı “Rub’u'l-Âdât"tır. Bu cilt de on bölüme ayrılır. İlk bahis, yemek adabı hakkındadır. İkincisi, nikâh adabını ele alır. Üçüncü bahis, çalışma hükümlerini tüm tafsilatıyla işler. Dördüncü bahis, helalleri ve haramları anlatır. Sonra sohbet ve muaşeret adabı gelir. Bu bölüm, Müslümanların arasında ülfetin nasıl tesis edilebileceği üzerine teklifler sunar. Ülfetin ardından uzlet konusu gelir. Zira uzletin de bir usulü vardır. Yedinci bahis, yolculuk adabinı ele alır. Sekizinci bahis, sema ve vecd hakkındadır. Dokuzuncu bahis, emr-i bi'l-maruf nehy-i ani'l-münker mevzusu üzerine muhteşem bir çalışmadır. İyiliği emrederken hangi usulü takip edeceğimizi, kötülükten sakındırmanın ehemmiyetini burada öğreniriz. İkinci cildin son bahsi, geçim adabı ve nübüvvet ahlâkını anlatır. Üçüncü cildin adı "Rub'u'l-Mühlikat"tır. Müminlerin helâkına sebep olabilecek konuların işlendiği bu ciltte de on bahis vardır: İlk bahis, kalbin acayip hâlleri hakkındadır. Bu bölümde kalp, pek cok teferruatıyla ele alınır. İkinci bahis, nefsi terbiye etmenin ve ahlâkı güzelleştirmenin yollarını gösterir. Yine bu bölümde kalbin manevî hastalıkları hakkında derde deva tavsiyeler sıralanır. Üçüncü bahis, şehvetin mahzurlarını anlatır. Dördüncü bahis, dilin afetlerini beyan eder. Ardından hased, kin ve gazabın afetleri gelir. Altıncı bahis, dünyayı zemmeder. Yedincisi, mal-mülk sevgisinin ne kadar kötü olduğunu ve cimriligin ne kadar fena bir hastalık olduğunu ifade eder. Bu bölüm özellikle günümüzde şifa niyetine okunmalıdır. Sekizinci bahis, makam-mevkiye düşkünlüğgün ve riyakârlığın kötülügünü gösterir. Dokuzuncu bahis, kibri ve kendini beğenmişliği, onuncu bahis ise gururu zemmeder. Üçüncü cilt, çağımızın afetlerine asırlar öncesinden gelen bir ikazdır âdeta. Ya dördüncü cilt? Ciltlerin her biri bir "reçete" olsa da dördüncü cilt, tabiri caizse tam bir devadır. Bu cildin adı "Rub'u'l-Münciyât"tur. Bu ciltte kurtuluşun yolunu gösterir bizlere İmam-ı Gazâli Hazretleri. İlk bahis, tevbe konusunu işler. İkincisi, sabır ve şükür; üçüncüsü korku ve ümit hakkındadır. Sonra fakr ve zühd gelir. Beşinci bahis, tevhid ve tevekkül mevzusunu ele alır. Peşi sıra muhabbeti, şevki, ünsiyeti ve rızayı okuruz. Yedinci bahis niyetten, sıdk ve ihlastan bahseder. Sekizinci bahis, murakabe ve muhasebeyi anlatır. Sonra tefekkür üzerinde durur İmam-ı Gazâlî Hazretleri. Sonuncu bölüm ise ölümü hatırlamak üzerinedir. İmam-ı Gazâlî Hazretleri, bizim bölümlerini sayarken yorulduğumuz İhyáü Ulümi'd-Din'i, çağını ve çağlar sonrasını ihya etmesi için geceler boyu mum ışığında kısacık ömründe çalışarak kaleme aldı. ancak bir derde sahip olanların yapacağı iştir. Kalemin mürekkebini dert doldurur. Kelamı ise ancak muhabbet ziyadeleştirir. İhyâ, İmam Gazali'nin inziva yıllarında sadırdan satıra dökülmüştür. Bu öyle bir eserdir ki Şark'tan Garb'a tüm dünyayı sarsmış, derin tartışmalara sebep olmuş, nicelerine had bildirmiş, nicelerine kandil olmuştur. Şüphesiz ki müellifi kalp ehlidir. Mürekkebi o kalbin nurunda yıkanmış, sayfaları o yolun yordamında karalanmış, cildi o usulün vakarında dikilmiştir. İhyâ’yı değerli kılan onun özüne nüfuz etmiş “mana"dır. Mana, kalbi aydınlatan ziyadır İhyâü Ulumi'd-Din akla ve kalbe aynı anda hitap eden, ruhu ve zihni aynı sofrada doyuran bir İslâm abidesidir. O, Allahü Teâlâ için medh ve zemmeden, sözünü rıza için söyleyen bir gönül erinin kaleminden süzülmüştür. Asırlar amansızca akıp gitti. Devletler yıkıldı. Kaleler düştü. Sultanlar göçtü. Zamanlar değişti. İklimler karıştı. İhyâ ise hala dipdiri... Ve sözünü yüreklerimizde çarpa çarpa mücadele ediyor hâlâ. Muhabbet meydanında güçlü bir sadâ, Ehli Sünnet semasında bir Şems-i’D-Duhâ...
·
150 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.