Kitap 52 gün gibi kısa bir sürede yazılmış ve Balzac kitabı bir başyapıt olarak övmüştür.
İtalya’da, genelde de Parma’da geçen; savaş, tutku, aşk ve siyasal maceralarla dolu sürükleyici bir kitap...
Savaşmak için genç yaşta evden kaçıp daha sonra yaşadığı büyük sıkıntılara rağmen toplumun en saygın kişilerinden biri olan Fabricio Del Dongo'nun aşkı, kendini arayışı, hayatı, yaşamı anlamlandırmaya çalışmasının hikâyesidir Parma Manastırı.
Genç ve meraklı, heyecanlı Fabrizio oldukça gözü kara bir karakter, hemen hemen başı hiç dertten kurtulamıyor desek yeridir. Fabrizio tüm bu sıkıntıları yaşarken, onu her düştüğünde kaldıran, onu korumak için tüm gücünü ve servetini kullanmaktan çekinmeyen halası Düşes Sanseverina, platonik olarakta genç adama aşıktır. Parma sarayı içinde ve dışında yapılan sayısız entrikaları bol bol okuyoruz kitapta.
Kitapta, yazarın psikolojik ve siyasal konularda derinlemesine yaptığı inceleme ve betimlemeler oldukça yoğun.
Romanda ağır basan duygu, mutluluk arayışı. Her karakter aslında kendi hayatında mutluluğu aramaktadır. Buna karşın kimsenin nihai ve mutlak mutluluğa eriştiğini söyleyemeyiz.
Kitap 570 sayfa, bazen zamanın ve karakterlerin değişmesine rağmen yaşananların değişmemesi, tekrarı sıkıcı olabiliyor. Özellikle de saray içinde yaşanan sahneler iktidar sahibi değişse de ; yalakalıklar ya da düşmanlıklar değişmediği için aynı şeyleri okumaktan sıkılabilirdiniz.
Stendhal kitabı ilk yazdığında sayfa sayısı 1000 civarındaymış fakat Balzac ve yayıncıların önerisi ile kısaltmalar yapmış.
Benden bu kadar. Sağlıcakla ve kitapla kalın. Aklımızı, ruhumuzu, yolumuzu aydınlatacak kitaplara çıksın yollarımız.