Parma Manastırı

Stendhal
Parma Manastırı romantizm ve gençlik heyecanını siyasi entrikalarla harmanlayan bir çılgınlık ve cesaret hikâyesi. Stendhal Stendhal’in iki aydan kısa bir süre içinde yazdığı ve Balzac’ın çağın en müthiş Fransız romanı olarak nitelediği Parma Manastırı, aristokrat del Dongo ailesinin ikinci oğlu Fabrizio’nun hikâyesini anlatır. Avusturya adına casusluk eden aşırı muhafazakâr meşru babasından çok Napoléon için savaşan Fransız gayri meşru babasına çekmiş bir çocuk olarak: dik başlı, naif, idealist bir gençtir Fabrizio. Bir yandan da kadınları etkileyen bir yakışıklılığa sahiptir. Hiçbir hazırlığı olmadığı halde, Waterloo Savaşı’nın ortasına atar kendini. Yenilginin ardından İtalya’ya döner. Stendhal’in en önemli eserleri arasında gösterilen Parma Manastırı’nın başkahramanının önce hapishanade, sonra manastırda sıkışan, aşk hikâyeleriyle, saray entrikalarıyla dolu yolculuğu böyle başlar. “Stendhal bana savaşı anlamayı öğretti. Parma Manastırı’nda Waterloo Savaşı’nı defalarca okumalısınız.” Tolstoy “Parma Manastırı sahip olduğumuz en güzel romanlardan bir tanesi.” Henry James
Yazar:
Stendhal
Stendhal
Çevirmen:
Ceylan Gürman Şahinkaya
Ceylan Gürman Şahinkaya
Tahmini Okuma Süresi: 16 sa. 4 dk.Sayfa Sayısı: 567Basım Tarihi: Temmuz 2016İlk Yayın Tarihi: 1839Yayınevi: İletişim Yayınları
ISBN: 9789750520037Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak

Yorumlar ve İncelemeler

Tümünü Gör
567 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Kitap 52 gün gibi kısa bir sürede yazılmış ve Balzac kitabı bir başyapıt olarak övmüştür. İtalya’da, genelde de Parma’da geçen; savaş, tutku, aşk ve siyasal maceralarla dolu sürükleyici bir kitap... Savaşmak için genç yaşta evden kaçıp daha sonra yaşadığı büyük sıkıntılara rağmen toplumun en saygın kişilerinden biri olan Fabricio Del Dongo'nun
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
Reklam
567 syf.
·
Puan vermedi
Balzac'ın da dediği gibi "Elli yıldan bu yana yayımlanmış kitapların en güzeli"  Zorlu ama çetin bir okuma isteyenler için ideal iken, dönemin tarihini ya da toplumun nabzına göz gezdirmek için araştırmacı bir metin Parma Manastırı. 52 günde kaleme alıp Paris'i daha doğrusu Fransız Edebiyatını bir nevi hayran bıraktı sevgili Stendhal. Bizleri Fabricio adında bir gençle tanıştırıyor yazar. Paris; dönemin hırsızlığı, adam öldürmesi, kaosu ve yolsuzluğu çığır aşmış, can güvenliğinden müzdarip olan bir halka götürüyor. Fabricio'ysa bütün bunlardan dolayı her ne kadar acemi olsada orduya katılmanın mantıklı olduğunu düşünür. Her şey bu kadar iyi olmamakla birlikte öz abisi onun kaçak olduğu iddasıyla suç duyurusunda bulunur. Lakin hayat ona bir şans daha verir ve pekala haklanır. Peki hikaye burada bitiyor mu? Okur, yanılgıya düşme çünkü Stendhal heyecan ve kitap sonunda sorgusuz bırakmaz. Kitaptaki "hala" karakteri sahneye çıktığında bir göz atın derim. Buradaki kilit noktalardan biri o karakterle bizim acemi Fabricio, öyle durumlarla yüzleşecek ki ellerimizin altında nasıl değiştiğine şahitlik yapacağız. Vicdan muhasebesinin kitap sonunda mihenk taşı olacağı eşsiz bir metindi. Şimdi sıra sizin okur, tavsiyelik bir kitaba başlamak zor olmasa gerek. #parmamanastırı #lachartreusedeparme #stendhal #iletisimyayinlari
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Stendhal’in 1839 yılında yayınladığı en bilinen iki romanından biri olan Parma Manastırı için Tolstoy “Olmasaydı Savaş ve Barış’ı yazamazdım” der. Balzac üst üste üç kez okumuş ve olağanüstü diye nitelemiştir. Parma Manastırı, Fabrice del Dongo isimli Parma Prensliği’nde yaşayan bir gencin hayatını ve hayat içindeki siyasi, duygusal ve sosyal gelişimini, olgunlaşmasını anlatıyor. Kitap, şimdiye kadar okuduğum klasiklerden biraz daha eskiyi ve İtalya’daki prenslikler sönemini anlatmasıyla farklı geldi bana ve dönemin liberal-muhafazakar, kralcı-devrimci çatışmalarını anlatışını, mutlak monarşi, düzen, ve kilise-din eleştirilerini çok sevdim. Kitabın sonlarında dalkavukların özelliklerinden bahsettiği ve günümüze de seslenen kısma bayıldım. Fakat bunların dışında, kitabı okurken yer yer çok sıkıldığımı ve bitirmekte çok zorlandığımı söylemeliyim. Bunun yanı sıra, kitap önce 1000 sayfa civarı yazılmış Stendhal tarafından; fakat sonra Balzac’ın önerisi ve yayıncıların ısrarıyla Stendhal kısaltma yoluna gitmiş. Okurken bu kırpmaların yapıldığı yerler kendini kopukluk olarak hissettiriyor. Rönesans dönemi İtalya’sına ilginiz varsa ya da belli başlı tüm klasikleri okumuş ve sevmişsseniz, sabırlı olmanız gerektiğini de hatırlatarak tavsiye ederim.
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
8/10 puan verdi
Başından sonuna kadar çok kez şekil değiştirmiş, plan değiştirip merkezini sürekli başka yerlerde aramış bu romanda karakterler de birbirinin yerine geçerek öncelik sırasına girmişler. Başlarda bir Don Quijote olarak resmedilmiş ve "romanımızın baş karakteri" diye tanıtılmış Frabzio'nun Waterloo komedisini izleyerek eğlenceli ve oyuncu bir roman okuyacağımızı sanarken yüz sayfa sonra saray entrikaları içerisinde kendine yer edinmeye çalışan Düşes'in siyasi romanını okumaya başlıyoruz. Düşesle uzun yolculuğumuzun ardından Fabrizio tekrar sahneye çıkarak hapishanede geliştirdiği fazlasıyla romantik ve batıl inançlarla dolu bir aşkla romanın sonunu tayin ediyor. Tüm bu entrikaların, romantik ölümsüz aşk romanslarının, batıl inançların, kehanetlerle örülmüş bölümlerin içinde bir merkez ve yapı ararken kendimizi en çok Düşese yakın görüyoruz. Diğerlerinden daha gerçek görünüyor çünkü. Yeğenine âşık oluyor, onun için her şeyi göze alıyor ama aşkına karşılık bulamayınca sıkılıyor ve eski aşkına geri dönüyor, istediğini elde etmek için prense evlenme sözü veriyor ve sonra bu sözünü tutmayarak şehirden ayrılıyor. Her şeyin iç içe geçtiği bu romanda herkes (romanın kendisi bile) diğer her şeye dönüşebilme potansiyeli içeriyor.
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
Reklam
567 syf.
5/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Çok büyük heveslerle aldığım kitabı inatla ve çok mücadele vererek zar zor bitirdim. Dili güzel, çeviri başarılı ama kahramanlar ve olaylar o kadar uzak ki bir türlü zevk alamıyorsun. İsimler zaten yabancı, olaylar şatolarda, saraylarda geçen soylu entrikalarıyla dolu. Kontlar, markizler, düşesler birnirine girdi. Eserden pek zevk almadım
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Parma Manastırı
Entrika, yasak aşk,siyaset, dalkavukluk, çıkar ilişkilerinin nirvanaya çıktığı bir roman okumak isterseniz "Parma Manastırı - Stendhal" okumalısınız. İlk başlarda olay örgüsüne hakim olamıyorsunuz ve ansızın herşeyi anladığınızı karakterleri yerli yerine oturttuğunuzu anlıyorsunuz ve sonlara doğru kitabı bırakmaksızın okuyup bitiriyorsunuz.
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
7/10 puan verdi
İsmet diyor bu kafayı durduramıyorum
Hayatının tamamını anlatmayacağım ama bilelim ki Stendhal da babasıyla tamamen zıt görüşte, Stendhal da Napolyon sevdalısı, Stendhal da İtalya aşığı. Bu romanında Napolyon işgali altındaki İtalya'da dünyaya gelmiş bir aristokrat gencini anlatıyor. Fabrizio'nun doğduğu ailede babası monarşi yanlısı, Napolyon düşmanı iken annesi ve halası
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
·
Puan vermedi
·
15 günde okudu
‘Parma Manastırı’ Stendhal'ın yıllar önce okuduğum “Kırmızı ve Siyah” kitabından sonra listemde ikinci eseri oldu. Okuduğum klasikler arasında zirve yapmasa da okunmaya değer diye düşünüyorum. Eser bir yandan karşı konulamaz tutkulara dönüşen karmaşık duygusal ilişkileri anlatırken, bir yandan da 19. Yüzyılın İtalyan ve Fransız toplumlarını eleştirir. Mesela evli kadınların bir süre sonra genç bir dost ya da sevgili edinmeleri, eşleri tarafından ve toplumda normal karşılanıyor. Kahramanımız Fabrizio’nun başından geçenler yer yer gülümsetiyor. Kendisine aşık halası Düşes’in geleceğe dair öngörüleri yaşanan entrikalar Hürrem Sultan’ı anımsattı. :) Hala yeğen ilişkisi de garipti doğrusu. Fabrizio’nun Napolyon’a sempatisi, aşkları, aile ilişkileri, İtalya Parlementosundaki mahkemenin bürokratik durumları vesaire; her ne kadar satırlar bazen sıkcı olsa da sonu güzel bir klasik eserdi.
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
Reklam
567 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Parma Manastırı - Marie-Henrı Beyle Stendhal
...Balzac, 'Parma Manastırı'nı üst üste üç kez okumuş ve "olağanüstü" diye nitelemiştir. Bir mektubunda da "Elli yıldan bu yana yayımlanmış kitapların en güzeli" diye belirtmiştir bu hayranlığını. Balzac, onu göklere çıkarırken, pek çok eleştirmen yerin dibine batırmıştır Stendhal'i. Balzac'a yazdığı mektupta "Savunduğunuz
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
5/10 puan verdi
İçerisinde pek çok detay barındıran ve bu sayede de gerçekçiliği yakalayamayı başaran bu kitabı ben çok sevemedim. Akıcılığa sahip olduğunu düşünmüyorum. İçerdiği karakter isimleri birbirleriyle karışacak nitelikteydi ve böylelikle de göz yoruyordu. Kitap okumaya yeni başladığım şu dönemde beni pek mutlu edemeyen bir eser oldu.
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
·
Puan vermedi
Stendhal'in bu eserini büyük beklentilerle alıp okumuştum ne yazık ki beklentimi karşılamadı. Özellikle Balzac'ın bu eser hakkında yazdıklarını okuyunca daha çok merak edip okumak istemiştim .Kitapla ilgili çok spoiler vermek istemiyorum o yüzden sadece şunu diyebilirim saray entrikaları seviyorsaniz tavsiye ederim "Hayat geçip gidiyor; Karşına çıkan mutluluğa bu kadar zorluk çıkarma..."
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Yazar kitabın ilk bölümünde Bonapart fenomenliği ve o zamanın savaşlarını gerçekçi ve içler acısı bir biçimde sunmuş.Bereket versin ki daha da uzatmamış.Çünkü savaş bir tablodur ve bu tablonun her köşesinde kanlı karanlık bir karmaşa hakim.Kahramanımız daha 17 sinde toy bir delikanlıyken gerçek bir savaşa katılma hevesiyle askere gidiyor.Gençliği saflığı zarafetli bir soylu oluşu onu hırsızlıklarla soyulmaya sonra hapse sürüklüyor.Zor bela kurtulup sahte pasaportlarla ülkesine dönünce Halası onu güzel bir psikoposluk eğitimi alması için en iyi okullara yolluyor. Döndüğünde gözalıcı zekası yakışıklılığı ve olgunlaşmış bir genç adam olmuştur ve kendini saray entrikalarının dedikoduların komplolarının ortasında buluyor . 36 yaşında ülkenin en gururlu zeki ve en güzel kadını olan halasıyla bilmediği karışık hislerle yakınlaşıyorlar.Genç adam daha aşkı tatmamıştır daha önceki gerçek bir savaşa katılma tutkusu gibi bu kez de gerçek aşkın arayışı başlıyor.Okurken Neden insanlar kıskançlıklarıyla birbirlerinin mutluluklarını hatta hayatlarını yıkmaya ve ardından kendi hayatlarını da mahvederek cehennem ediyorlar şu güzel yaşamı ?diye sorup durdum kendime ..Boyuna küfrettim kitabı okurken, kıskançlığın kökü kurusun.İçim burkuldu.
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
567 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kırmızı ve Siyah'ın ardından Parma Manastırı ile Stendhal okumalarımı noktalamış bulunuyorum. Peki bu kitap hakkında ne söyleyebilirim.. İnanın o kadar çok entrika, aşk, karşılıksız aşk, aldatma, ihanet, siyasi komplo, firar vs gibi olay var ki bi noktadan sonra gınâ geliyor.. Tam herşey düzeldi-düzelecek derken kahramanların aptallığı, sorumsuzluğu hadiseleri başka bir yöne sürüklüyor. "Ekşın"ı bol bi olay örgüsü var anlayacağınız.. Yeşilçam filmi tadında biten ve hayli aceleye getirilmiş melodramik final sahnesi ise tam bir hayal kırıklığı.. Stendhal, detaycı bi anlatıcı.. Büyük bir iştahla, üstelik kendi yarattığı kahramanlarının dedikodusunu bıktırana kadar yapıyor. Besbelli ki bundan büyük bir haz duyuyor. Sonunda ana kahramanları öldürmeseymiş inanın kendini durduramaz ve romanı bitiremezmiş.. Stendhal'a göre ana kahraman Fabrizio Del Dongo.. Bana göre Düşes (Gina).. Dünya edebiyatında görülüp görülebilecek en zeki en muhteşem kadın karakter olduğunu söylesem mübalağa yapmış olmam.. Kırmızı ve Siyah'ta olduğu gibi Parma Manastırında da ana karakterin tutkulu yüreğinin senfonize ettiği inceden inceye bir Napolyon güzellemesi var.. Prensciklerin hüküm sürdüğü Saraycıklar etrafında dönen entrikalar ve siyasi hava ise kitabı çağdaş bir siyasi roman nitelemesine büründürüyor. Son olarak Tolstoy, Parma Manastırı hakkında şunu demiş; "Stendhal bana savaşı anlatmayı öğretti. Parma Manastırı'nda Waterloo Savaşı'nı defalarca okumalısınız." Savaş ve Barış'da harbin dehşetini hissettirdiğimiz o harikulade satırların esin kaynağını da ele vermiş oluyor böylece. Okuyun, tavsiye ederim
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
6/10 puan verdi
Gerçekten de BİTMEYEN bir hikaye Parma Manastırı
İkinci sefer de okumaya niyetlenip yine üzülerek yarım bıraktığım Stendhal'ın eseri.Dünya klasiklerinde işlenen burjuvazi,sınıf ayrımları,aşk ve ihtiras çemberinde dolanan bir kitap ve belirli bir süre sonra kabak tadı vermeye başlıyor .İkinci sefer bir umutla başlamama rağmen tekrardan bu umudun sönmesi çok da uzun sürmedi .Tamamlanamamasıyla ilgili adı çıkmış olan postmodernizm başyapıtı Tutunamayanlar kitabını büyük bir heyecanla bitirip de bu kitabı bitiremem bende de bazı süpheler uyandırmıyor değil.Şu anda hala okumakta olanlara Allah'tan sabır dileyerek eleştirime son veriyorum.
Parma Manastırı
Parma ManastırıStendhal · İletişim Yayınları · 20161,637 okunma
Resim