Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Said Nursi'nin Suçu Neydi?
Abdulkadir Badıllı
Abdulkadir Badıllı
Van'da Nursi'nin tutuklanıp götürüldüğü geçici toplama kampındaki insanların özelliklerini şöyle tarif ediyor: "Van ve dolayındaki faziletli insanları, alim ve şeyhleri, bey ve ağaları veya çevresinde birazcık tanınmış, nüfuza sahip herkes; evvela Van vilayet merkezinde toplattırıldıktan bir kaç gün sonra, kafile kafile Van'dan çıkartılıp sürgüne yollandı..." Peki soralım: Said Nursi'nin suçu neydi? Said Nursi'nin suçu akıllı ve nüfuzlu bir Kürt alimi olmaktan başka bir şey değildi. Yani Kürtlerin zor bela yetişmiş, kıvama gelmiş, etkili az sayıdaki "baş" larından biriydi. "Mürteci" olması ikincil bir eksi özelliğiydi. Ancak devletin birincil derecede ilgisini çeken, onu resmi radara yakalatan özelliği bir Kürt eliti olmasıydı. Kürtlerin Türk devletinin akıl ve hükmüne perdesiz maruz kalmaları için bu başların ya koparılması (idam) ya da Kürtlerden koparılması (sürgün) gerekiyordu. Said Nursi sürgün edildi. Ve sürgün ile Said Nursi Kürtlerden kopartıldı. Hedef, Said Nursi'yi Kürtlere konuşamaz hale getirmekti. Vatanen, fiziken, doğduğu topraklardan ve hitap ettiği insanlardan kopartılan Said Nursi'nin koparılma hikayesi birkaç yolla ve çok aşamalı bir süreç ile gerçekleşti. Evvela, biyografik sürgünü, yani Van'dan askeri müfreze marifetiyle alınıp Burdur'a götürülmesi kronolojik bir hadise olarak cebren koparılmanın ilk adımıydı. Ancak iş bu kadarıyla kalmadı. Sürgünde sürekli gözetim ve mahkemelerde Kürtçülük ithamı ile sistematik olarak terörize edildi. Said Nursi'ye yönelik Kürtçülük ithamı, mahpusu ve mahkumu haline getirdikleri Anadolunun milliyetçi dindar Türkleri nezdinde devreye soktukları Kürtçülük propagandası ile mahkeme dışında da hep canlı tutuldu. Said Nursi'yi hayatı boyunca kuşatma altında tutma stratejisiydi bu. Kürtlere konuşamaz hale getirilen Said Nursi, buna ilaveten Kürtçülük, bölücülük ithamları ile köşeye sıkıştırılarak masumiyetini ve Kürtçü olmadığını ispat cenderesine sokuldu. Üstüne attıkları "irtica" ithamını ispat edemedikleri halde, neden onu esir tutmakta ısrar ediyorlardı acaba?
Sayfa 69 - Avesta Yayıncılık
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.