Hayır habermiş meğer, ağrıdan
---------------------kopar gibi oluşu eklemlerimin,
Aylar var ki ağırdan ağırdan
----------------------bir değişim geçirmekteymişim..
Masalları bi ansıyın hele,
---------------------cazılı bir süreçtir her mucize,
Dövme bir güldür ki, iğnelerle
----------------------cazır cazır işlenir tenlerimize,
Vak't erişip lâkin açtı mıydı da
----------------------bilincimizde alyuvarlı resmi,
Şıp diye erdim sanırsın murada
-----------------------unutup bütün çektiklerini..
Hem ne varsa halklar tarafından
-----------------------yaradılmış, yâni halkedilmiş,
Ve ne getirdiysek Dağın Kafından
-----------------------aşk, dil, bilim, çağdaş teknik ve uğraş,
Hepsi de kan, döl ve ter dökerek
------------------------hakedilmiş mucizelerdir..
Eskiden kötrüm bir ozandı bu gerçek,
------------------------onu yürüten şimdi bu dizelerdir..
*
Hayır habermiş meğer, ağrıdan
---------------------kopar gibi oluşu eklemlerimin,
Aylar var ki ağırdan ağırdan
----------------------bir değişim geçirmekteymişim..
İçindeki duvarları yık yeter ki,
-----------------------dıştakiler kolay.! diyordu Gorki,
İçerdeki adamın içindeki
------------------------çekiye gelirmiş gibi sanki.!
Baksana, içeri ilk düştüğümde
------------------------başıma üşüşen malta taşları,
Ve aşarken duvarı, firar düşünde
------------------------yakalandığı için arkadaşları,
Voltamı kesip hırsından üstüme
------------------------kir-kan işeyen o kirpi güneş
---Değmez düşünde büyüttüğüne.!---
------------------------çoktan gününü bitirip gitmiş.
Kaldı ki o esrarkeş ve serkeş
------------------------sardunyanın encâmını da gördün,
Sabah safası sayılmaz be kardeş
------------------------mor picamalarla Sinoba sürgün.!
Yattıkça hapis denen bu uzun,
------------------------bu kapalı, bu karanlık şiiri
---Koyver, dışarda maneje dursun
------------------------nazmın Nâzım olmayan süvarileri.!---
Anladım, mahkûma Köroğlu değil,
------------------------Kör Veysel ayağı daha uygun,
O yüzden de ayaklarımla değil,
------------------------parmak uçlarımla yola koyuldum..
*
Duvarlar devreden örümceklerim
------------------------söktükçe bu taşbasması metni,
--Sırf yaşama şevkiyle Kelebek'lerin
------------------------sökmez bu, demek istiyorum yâni.!--
Ve yavaş yavaş düştükçe bu kale,
------------------------bu allahın-cezası cezaevi,
''Hayvan ve Gardiyan'' öyküleriyle
------------------------bu dört başı zincirli mesnevi,
Beddualar bitip dile geldikçe
------------------------bent bent, fasıl fasıl ve çığlık çığlık,
Bir kaynaşma olur içten içe,
------------------------eller arasında başlar yakınlık.
-- Meselâ, Recep Ustayla şu anda
------------------------gülüşüyoruz ranzadan ranzaya,
Demek ki bu leş gibi kokan koğuş da
------------------------dahil bu değiştireceğimiz dünyaya.! --
Bitişikte bereket ki kaynıyor
------------------------fasülyelerle nohutlar mışıl mışıl.!
Seni azı düşleri iyiye yor,
------------------------bu aş pişecek daha bi fasıl.!
O en gümrah demlerini bile
------------------------sıfıra vurdursalar da ne gam.!
El değil ki Antep'li bir hergele
------------------------copla uykularına giren Bayram.!
Pis pis sırıttıkça sıvanın altından,
------------------------ister gül, ister güldür güldür ağla.! --
Taşucu'ndaki güneş saltanatından
------------------------derlenmişti, düşün, bu kötü tuğla.!
*
Bir kuş ki gelip parmaklığa konmuş,
------------------------ne bilsin neye iy'dir o demir.!
Bilse konar mıydı o parmaklığa kuş,
------------------------bilse neden böyle eğri o demir.!
Çıktım ki bizim bölüğün damına,
------------------------hayret, bütün kiremitleri tamam.!
Bi fiske vurdum DAMın anlamına,
------------------------bi tek kiremit kalmadı sağlam.!
Eski bir tavlaydı Toptaşı ama
------------------------hapis oynardık bari aylığına;
Modeli New Jersey'den aşırılma
------------------------Adanadaki bu modern barhana
Türkçe sözlerden hep, bile bile
------------------------yanlış kurulmuş bir cümle yapısı;
Hem sade bu değil ki, bu bilcümle
------------------------yanlış arasında bir cümle-kapısı..
Bir Kel Fatma gibi kaba kâğıttan
------------------------İnfazda kabarırken ceza müddetim,
Yaşlara yelkenli saldım ağıttan
------------------------Deniz'e dek gider diye niyetim..
*
Hayır habermiş meğer, ağrıdan
---------------------kopar gibi oluşu eklemlerimin,
Aylar var ki ağırdan ağırdan
----------------------bir değişim geçirmekteymişim..
El bebeler, gül bebeler bir süre
----------------------kendi elleri değilmişçesine
Işığa doğru çevire çevire
----------------------ve hayretle bakarak ellerine,
--Gücünü tüm bu işe verdiği için
----------------------çözüp en gücünü bilmecelerin --
Nasıl sezerse öyle için için
----------------------o toz pembe uçuşlu serçelerin
Kendi om'zundan kanatlandığını;
----------------------yeniden yeni-doğmuş gibi ben de
-- Unutup Tecritde soyutlandığımı --
----------------------gözü yaşlı bir duvarın dibinde
Alırken sağır kapının ahını
----------------------gülücükler açan bir maymuncukla,
-- Az mı kestik Gart Şükrü'nün iflâhını,
----------------------Can'dı adı, yankesici çocukla.! --
Ve kazırken sonra kanıra kanıra
----------------------göğsüme yönelmiş namlunun yivini,
Kurşun döktüm olmalı ki kâzâra,
----------------------canevimden duydum cezaevini.!
-- Ölüm çözüm değil bu muammaya.! --
----------------------Tezelden erişti sağlık haberim,
*
Bi baktım, başladı Canlaşmaya
----------------------kafes kafes, telörgülü gözlerim.
Ağlarda bir yıldız göründü ilkin,
----------------------dert oldu içime, ne kadar yalnız.!
Rastladım sonra çişe giderken,
----------------------aynı kurrânın eratıymışız.!
Bu höcre de kirvem, kankardeşim dünden,
----------------------yaşasın içinde gebermişliğim.!
Ben gayrı bu plâzmalarda yüzen
----------------------aydınlıklar yüklü bir çekirdeğim.!
Sonunda ol kalenin bedenleri
----------------------bedenimle öyle bir oldu ki benim,
Bundan böyle zulmü bendedenleri
----------------------sıkıysa kalebend etsin yönetim.!
Gerçi onlar da işin farkındalar ya.!
----------------------Boşuna değil elbet bu ''Af'' bolluğu.!
Ilgar eyledi bir dev kaplumbağa,
----------------------kursağında daim tutsak olmuşluğu.
Sırtındaki kambur değil, zindanı,
----------------------duvar, demir, pranga ve bukağı.
Sırtlamış cellâdı, Rıza gardiyanı,
----------------------sırtlamış ''müebbet'' sanılan bir çağı,
Yürüyor, yürüyor bir dev kaplumbağa,
----------------------dev bir ekmek ki kızarmış kabuğu --
Ağır ağır yürüyor aydınlığa,
----------------------yürüyor Özgür Bir İnsanlığa doğru.
*
Duymadık demeyin, dışardakiler,
----------------------büsbütün bir millet oldu sayımız.!
Sözüm size, ey Başı-dardakiler,
----------------------sizin de Kurtuluş Olsun Çayınız.!
*
13 Şubat, 1974
*
Müddetnâme: Hükmü kesinleşen mahkûmlara cezalarının süresini ve ne zaman biteceğini bildirmek üzere idarece verilen belge.
*
İnfaz: Cezaevlerinde resmi işlemlerin yürütüldüğü ve dosyaların saklandığı büro.
*
Kurtuluş Olsun Çayınız: Mahkûmların aralarında çay alıp verirken kullandıkları bir deyim.
*
Tecrit: Mahkûmun disiplin cezasına çarptırıldığında tek başına kapatıldığı hücre.