Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Nesnesel gerçekliğin ve yaşama gerçekliğinin özünden bir ay­rılış, benzer bir zorlayıcı sapma, düşünsel olarak biçim vermenin di­ğer tüm süreçlerini de kapsayıcı anlam taşımaktadır. Çünkü bu süreç­lerin hepsi hiçbir zaman gerçek olanın kendisini kayda geçirmez; bu düşünsel biçimlendirme süreçleri, gerçek olanı herhangi bir şekilde kayıt altına alıp tasvir etmek için işaretlere, sembollere sığınmak zo­rundadırlar. Bütün işaretlere ise dolaylılık laneti siner. Açıklık arzu­landığında işaret perdelemek zorundadır. Böylece dil sesi öznel ve nesnel olayları, ‘içteki’ dünyayı olduğu gibi ‘dıştaki’ dünyayı da her­ hangi bir şekilde ‘ifade etmek’ ister. Fakat sesin olaylardan ve dün­yadan ele geçirebildiği şey, bireysel varoluş ve yaşantı değil sadece ölü bir kısaltmadır. Sesin kendisi için talep ettiği her ‘anlam’ hiçbir zaman ‘dolaylı anlatım’ın dışına taşamaz. Dolaylı anlatım ise gerçek seyrin somut toplamı ve çeşitliliği karşısında boş ve verimsiz olarak ortaya çıkmak zorundadır. Bu, benin dünyası için olduğu gibi nesne­lerin dünyası içinde geçerlidir. ‘Ruh konuşursa, o artık ruh olmaz.’ Buradan modern septik dil eleştirisinin çıkardığı sonuca, dilin sözde hakikat içeriğinin karmakarışık olduğu ve dilin içinde sadece ruhun düş görme niteliğinin kendini gösterdiği anlayışına ulaşmak için sa­dece bir adım kalır.
·
9 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.