1980-1990'lı yıllarda insanlar daha çok kendisine benzeyen insanları takip etmeyi önemsiyordu. Ne var ki bu süreç sonraki yıllarda özellikle dijitalleşmenin başlaması ve yaygınlaşması ile daha çok psikolojik olarak yönlendiren insanları takip eder oldular.
Peki bu durumun aslında birilerinin bizim sanal alemde bıraktığımız izleri bir alana kaydedip daha sonra bize karşı kullanıyor olabilir mi?
Evet işte bu kitap da tam olarak bu konu üzerine durduğunu düşünüyorum. #ByungChulHan
Ekonomik, psikolojik ve politik konulardan örnek göstererek süreci çok güzel açıklıyor aslında.
Bu konunun doğruluğunu şöyle kabul edebiliriz aslında. Bir telefon almak istiyorsunuz ve internette küçük bir araştırma yapıyorsunuz ve nihayetinde alacağınız telefonu buluyorsunuz. Aradan biraz zaman geçtikten sonra alakasız bir sayfada önünüze bir telefon reklamı geliyor. İşte bundan yola çıkarak birileri sosyal medyada bıraktığımız bütün izleri toplayarak bizi yönetecek bir kılavuz oluşturmuş olabilir.
Peki sen ne düşünüyorsun bu konuda?
Dijital ağ başlangıçta sınırsız özgürlük ortamı olarak coşkuyla karşılanmıştı. Microsoft'un reklam sloganlarının ilki olan "Bugün nereye gitmek istiyorsunuz?" internette sınırsız bir özgürlük ve hareketlilik telkin ediyordu. Bugün başlangıç dönemlerindeki bu coşkunun bir yanılsama olduğunu görüyoruz. Sınırsız özgürlük ve iletişim topyekun kontrol ve gözetlemeye dönüşmüş durumda. Sosyal medya da giderek artan bir şekilde toplumsal olanı gözetleyen ve acımasız bir şekilde sömüren dijital panoptikonlara benziyor. Bizi disipline etmeye çalışan panoptikonlardan kurtulur kurtulmaz yeni, çok daha güçlü bir panoptikona teslim ediyoruz kendimizi.(18)