Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

6/10 puan verdi
Kitabı çeviren "şey" kelimesinin her zaman ayrı yazılması gerektiğini söyleyen dilbilgisi kuralından ve uzun cümlelerde anlamayı kolaylaştıran virgül ismindeki noktalama işaretinden bihaberdi sanırım. Kitabın çevirisi de çok iyi değil, birebir çeviri yapılmış. Ne yazık ki başka bir baskısı da yok. Biraz uzun sürdü ama ben İngilizcesinden okudum. Ara ara karşılaştırdığım kısımlarda çevirinin ne kadar kötü olduğunu bir kez daha anladım. İngilizcesinden anlamadığım bazı yerlere Türkçesinden bakayım dedim ama Türkçesi daha anlaşılmaz geldi. Ama çoğu kişi Türkçesini okuyacağı için kitaba ilişkin yorumumu buraya yazmak istedim. Kitap ilk olarak 1940’larda yayınlanmış ve çok satanlar listesine girmiş. 70’lerde ise güncellenmiş ve bu haliyle günümüze kadar gelmiş. Yazarlara göre kitap okumanın üç temel amacı olabilir. Bunlar eğlenme, bilgi edinme ve anlayış geliştirme. Bu kitap anlayış geliştirme amacıyla okumak isteyenlere hitap ediyor. Her ne kadar kitapta kurgu eserlerin okunmasına ilişkin öneriler olsa da yazarlar da ortaya koydukları kuralların kurgu dışı kitaplara daha uygun olduğunu vurguluyorlar. Yazarlar kitapta dört tane “birikimli” okuma seviyesi tanımlamış. Birikimlinin anlamı bir önceki seviyeyi başarmadan sonrakine geçemiyor olmanız. Bunlardan yazarların başlangıç (elementary) okuması ve inceleyici (inspectional) okuma dedikleri seviyeler ilk bölümde alt başlık olarak anlatılıyor. Analitik ve sintopik okuma dedikleri seviyeleri ise ayrı ayrı bölümlerde anlatmışlar. Ayrıca, bir bölüm de farklı tarzdaki kitapların (pratik, kurgu, oyun, şiir, tarih, bilim, felsefe, sosyal bilimler) nasıl okunması gerektiğine dair görüşlere ayrılmış. Okuma seviyelerini biraz açacak olursak yazarların başlangıç okuması dediği ilkokul düzeyinde okumayı öğrenmek aslında. İnceleyici okuma ise esaslı bir okuma girişimine hazırlık aşaması gibi. Bu seviyede okumadan önce kitabın içeriği hakkında bilgi sahibi olmanın öneminden bahsedilmiş. Kitabın içindekiler bölümünü analiz etmek, önsözünü okumak, önemli bölümleri tespit etmek, sayfaları çevirip birkaç paragraf okumak bu aşamada yapılacaklardan. Bir okunuşta anlaşılamayacak bir kitabı esas okumaya geçmeden önce duraksamadan baştan sona okumak da bu aşama için yapılan önerilerden biri. Analitik okuma seviyesi yazarların en çok üzerinde durduğu seviye. Burada kitaba ilişkin üç temel soruyu cevaplamamız gerektiğini söylüyorlar. Birinci soru kitabın ne hakkında olduğu. Bu soruyu cevaplarken kitabın türü, başlığı, içindekiler kısmı, yazarın amaçları bize yardımcı oluyor. İkinci soru kitabın ayrıntısında neler olduğu ve bunların nasıl ifade edildiği. Bu soruyu cevaplarken de yazarın kullandığı anahtar kelime ve cümleler, yürüttüğü tartışmalar, önerme ve çözümlere bakıyoruz. Üçüncü soru ise yazara katılıp katılmadığınız. Burada önemli nokta yazara katılmıyorsanız bunun nedenlerini kanıtlarla ortaya koymak. Yazarın bu konuda bilgisiz olduğunu veya bilgisinin eksik olduğunu düşünebilirsiniz, yazarın savlarını mantıksız bulabilirsiniz ama eleştirebilmek için bunları ispatlamanız lazım. Son seviye yazarların sintopik okuma diye adlandırmayı uygun buldukları seviye. Karşılaştırmalı okuma (comparative reading) da denebilirdi, sintopik deyince daha havalı oluyor sanırım. Kitapta bu seviyeye ilişkin ciddi bir beklenti yaratılmış; kitabın nihai amacı okurları bu seviyeye ulaştırmakmış gibi sona saklanmış ama en az sayfa da bu bölüme ayrılmış. Bu seviyede aynı konudaki birkaç kitabı birlikte okuyorsunuz. Analitik okumada yazarı kavramaya çalışırken sintopik okumada yazarları kendi kavramlarınıza davet ediyorsunuz (Kitapta bunun gibi birçok süslü laf var). Bu seviye araştırma yapanlar, tez veya makale yazanlar açısından yararlı olabilir ama bunun dışında çok gerekli mi emin olamadım. Siz de fark etmişsinizdir; bu kuralları uygulayarak kurgu dışı bir kitabı hakkıyla okumak çok fazla vakit alacak bir şey. Yazarlar önemli olan çok kitap okumak değil, okuduğunu iyice özümseyebilmek diyorlar ama etrafta bu kadar cezbedici kitap varken bunu yapmak çok kolay değil bence ve hangi kitabın kişisel olarak bu çabaya değeceğini kestirmek de zor. Yazarlar bunun için inceleyici okumanın önemine değinmişler ama bence bu da yeterli değil. Örneğin bu kitap başlangıçta her yönüyle çok şey vaat eden bir kitap gibi duruyordu. Amazon’dan ilk bölümünü bedavaya indirip okudum, hoşuma gidince tamamını satın aldım. Ama kitap giderek anlaşılması ve/veya uygulaması zor bir yığın öneri sunmaya başladı. Kitap ilk bakışta çok sistemli ve derli toplu görünüyor. Oysa bir “pratik kitabı” olduğunu iddia eden bir kitaba göre çok fazla laf kalabalığı var. Buna karşılık, bu kitaptaki önerilen/yöntemlerin işe yaradığını gösteren tek bir çalışma/istatistik bile yok. En azından kitabın İngilizce versiyonunda yukarıda özetlemeye çalıştığım dört okuma seviyesine ilişkin alıştırmalar ve testler var ki bence bu kısım içeride uzun uzun anlatılan şeylerden çok daha açıklayıcı olmuş. Türkçesinde olmaması büyük bir eksiklik, telif haklarıyla ilgili bir durumdan kaynaklanıyordur muhtemelen. Bu kitabı okumadan önce hakkında çok olumlu yorumlar görmüştüm, nasıl okunacağını öğrenmek için mutlaka okunmalı gibi. Evet, içinde bazı faydalı öneriler var ama iyi bir okur bunları zaten biliyordur. Geriye kalan öneriler faydasız mı? Bunu iddia edemem ama şunu söyleyebilirim: Bu kitap hatta belki de hiçbir kitap size nasıl okuyacağınızı tam olarak öğretemez. Bu hayat boyu okumayla, kişisel merakla ve çabayla gelişecek bir şey. Benim en azından İngilizceme katkı sağladı diye bir tesellim var ama bence siz bu kitabı okuyarak vakit kaybetmeyin, gönlünüze göre okumanın tadını çıkarın.
Kitapları Nasıl Okumalı
Kitapları Nasıl OkumalıCharles Van Doren · Atıf Yayınları · 2021173 okunma
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.