Ahmet Ümit'in tarzını seviyorum. Bu okuduğum dördüncü kitabı oluyor ve adını bu kadar sık duyduğum bu kitabından beklentim büyüktü. Beklediğimi de buldum. Bu kez tarihi, aşkı ve gerilimi güzelce kaynaştırmakla kalmamış, üstüne bir de oldukça cesur bir konuyu, ilahi aşkı irdelemiş. Bu her yazarın yazabileceği bir konu değil. Nitekim bu romanda da mevleviliğe ve ilahi aşka dair oldukça güzel konular aktarılırken Mevlana ile Şems'in dostluğu kitaba şöyle bir dokunup geçmiş. Belki de daha önceden Elif Şafak'ın Aşk'ını okuduğum için bana öyle geliyordur. Kitabın hem ilahi hem de cismani aşka dair anlattıkları bir yana, farklılıklara ve farklılıkların insanlara daha çekici geldiğine vurgu yapıyor. Arada Ahmet Ümit'in meşhur karakteri Başkomiser Nevzat'a da değinilmesi çok hoşuma gitti. Kitap Karen Kimya'nın yıllar önce kendisini terk edip giden babasının doğup büyüdüğü şehre, Konya'ya gelmesiyle başlıyor. Çalıştığı sigorta şirketi adına burada çıkan bir yangında inceleme yapması gerekmektedir. Ancak Karen daha Konya'ya adımını atmadan kendini içinde Şems'in, Mevlana ve ailesinin, adaşı Kimya'nın da bulunduğu mistik; Mennan,yangın çıkan otelin sahibi Ziya Bey ve adamlarının bulunduğu gizemli ve belki de tehlikeli olabilecek bir maceranın içinde bulacaktır. Kanayan yüzükler, geçmişte işlenmiş ve hala da işlenen cinayetler, uyku halinde görüldüğüne inanılan rüyalar, Kimya'nın yakasını bir türlü bırakmayan gezgin derviş Şems ve tüm bunların ortasında daha doğmadan ölümüne karar verilmiş bir bebek. Karen'ın bebeği istemeyen sevgilisi ile bebeği arasında bir seçim yapması gerekirken aynı zamanda otel yangınının kaza mı yoksa sabotaj mı olduğunu ortaya çıkartması gerekmektedir.

Bab-ı EsrarAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201836,1bin okunma

·

2 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Yasin YALÇIN