Albert Camus kitabında Mersault adındaki kahramanın iç dünyasını, düşünce yapısını, bir türlü idrak edemediğim umursamazlığını, başından geçenleri anlatıyor. Kitap resmen Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam'ının dünyanın başka bir yerinde başka bir hikayesini dinliyormuş gibi hissettirdi. Sabahattin Ali'nin de dediği gibi dünyadan ziyade kendi kafasının içinde yaşayan bir adamla tanışıyoruz. Kitap aşırı akıcı her şeyi yaşar gibi hissedebiliyoruz. Anlatım muhteşem. Ama aşırı aşırı övülen bir kitap olduğu için ben fazla yüksek beklentiyle okudum ve biraz hayal kırıklığına uğradım açıkçası. Bu kadar övülmeden elime geçen bir kitap olsaydı muazzam olduğunu düşünebilirdim. Sürekli ana kahramanın neden bu şekilde hisseden ya da hissedemeyen mi demek gerekir bilmiyorum. Düşünce tipinin neden bu şekilde olduğuna dair geçmişten ya da çocukluktan tramvatik bir olayın anlatılması lazımmış gibi kitabı okudum. Her an neden bilmiyorum bunu bekledim. Ve son olarak Marie' yi çok tatlı buldum resmen aşık olunası şirinlikteydi.

YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2020112,1bin okunma

·

1 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Vildan Yücer