Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Ehl-i sünnet âlimleri, akıllarıyla kavrasın veya kavramasınlar, şeri hükümlerin hepsini kabul ederler. Kabir azabı, Münker ve Nekir'in suali, Sırât, Mizan gibi aklın idrak edemediği şeylerin nasıl olduklarını kavrayamadıkları gerekçesiyle reddedip inkâra kalkışmazlar. O büyük zatlar, Kitap ve sünneti rehber kabul edip aklı onlara tabi kılarlar. (Dini emirleri) anlayabilirlerse ne güzel. Anlayamazlarsa yine kabul eder, anlayamadıklarını kendi anlayış noksanlığına bağlarlar. Onlar, diğer insanlar gibi akıllarıyla anlayabildiklerini kabul edip, anlayamadıklarını reddetmek gibi bir tavır sergilemezler. Aklın Allah Teâlâ'nın razı olup olmadığı şeyleri kavrayamadığı için peygamberlerin (as) gönderildiği bilinmiyor mu? Akıl bir dereceye kadar huccettir (delil) ama sağlam değildir. Sağlam delil (huccet-i baliğa) ancak peygamberlerin gönderilmesi (biset) ile tamam olur. Allah Teâlâ, “...Biz bir rasül göndermedikçe azap da etmeyiz”buyurmaktadır 1088 Hakikaten insanın kabir alemini ve oradaki soru, nimet veya azap gibi şeyleri hissedememesi onu inkâr etmesini icap etmez. Nitekim Hz. Peygamber'e (sav) meleğin geldiğini görmedikleri halde ashaptan her biri meleğin varlığına iman etmişlerdi.'*99 Aslında duyularla algılanamayan şeyleri inkâr etmek Allah'ın her şeye gücünün yeteceğini kabul edememekten kaynaklanan bir hatadır. Allah'ın gücünün yetmeyeceği bir şeyin olmayacağına inanan mümin, duyularıyla hissetmese ve mahiyetini kavramasa bile, Hz. Peygamber'in (sav) varlığından bahsettiği hiçbir şeyi inkâr etmesi mümkün değildir.
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.