Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Size Rönesans'ınızı yaşatan cümle neydi?
Sen kaç kişisin? Kendini tanıdığını iddia edebilir misin? Hayır, sadece kişiliğinden bahsetmiyorum; fiziksel olarak gözünü kapattığında kendini bütün kusurlarınla, artılarınla eksilerinle hayal edebilir misin? Sana ait tüm kişilik özelliklerine -komşu Nurten teyzenin kısır gününde arkandan söylediği soğuk nevaleyi bile bilecek kadar- hâkim misin? Sen öyle deyince emin olamadım şimdi diyorsanız, buyurun kendi’ler’ini keşfeden bir adamı inceleyerek kendimizi sorgulamaya Kahramanımız Vitangelo Moscarda, bir gün aynaya bakarken karısının burnunun eğriliğine mi bakıyorsun demesiyle aydınlanır ve şahsi Rönesans’ını başlatır. Zira karısı bununla yetinmez, fırsatını bulmuşken sayar döker adamcağızın bütün kusurlarını: kaşların gözlerinin üzerinde uzatma işareti gibi görünüyor, kulaklarının biri diğerinden daha çıkıntılı vs vs.. El insaf canım, böyle de lambır lambır tek seferde ne var ne yok söylenmez ki insana. Adamın nevri döndü ayol! (Ben de sağ kulağımın dibindeki beni yüzyıllar sonra fark etmiş ve anneme sormuştum şaşkınlıkla senin haberin var mıydı diye.) Bu kalbe indirici kusur tespitleri üzerine Moscarda yahu ben kendimi tanımıyor muyum, nasıl bilmem kendimle ilgili detayları diye derin derin düşünmeye başlar. Düşündükçe fark eder ki bedeninin içinde bütün sakinlerinin aynı görünüşe ve kimliğe sahip olduğu bir köy kurulmuş ve binlerce insan yaşamakta bu köyde. Karısı, babası, annesi, komşusu, okul arkadaşlarının her biri, iş arkadaşlarının her biri, köpeği, hizmetçisi için ayrı bir Moscarda var. Karım bana ait kendi hoşuna giden nitelikte bir iskelet yapıyı alıp üstüne kendi dilediği gibi bir adam inşa etti ve o ben değilim. En yakın arkadaşlarım da kendilerine göre birer Moscarda inşa ettiler ve ben o iki kişi de değilim. Ben bunların biri miyim, hiçbiri miyim yoksa binlercesi de ben miyim der. Moscarda burnundaki yamukluğun farkına vararak çıktığı yolda kendini, eşini, işini, ailesini, hayatını, insanların ona atfettikleri kişilerin kim olduklarını özellikle kendisine karşı zalimce diyebileceğimiz bir acımasızlıkla sorgular. Bununla da kalmayıp okura kendi haklılığını kanıtlamak üzere başkalarının ona mâl ettiği kişiliklerden birçoğunu katletmek pahasına bazı deneyler yapar. Okuru da varoluşsal anlamda sarsarak sorgulamaya iter. Kendince bu kaosa bulduğu çözüm ne derece doğrudur, acaba gerçekten nihai bir sonuca ulamış mıdır ya da ulaşmak mümkün müdür; biz bunları ancak kendi gerçekliğimizle değerlendirebiliriz. Zaten yazarın da dediği gibi “Hiçbirimizin gerçekliği diğerinden daha gerçek değildir.” Otobüste, metroda, işte, okulda okunacak düzeyde bir kitap olmadığını düşünüyorum zira sıkça durup düşünmeye teşvik ediyor. İçinde kendinize yöneltecek onlarca soru bulacaksınız. Yüksek bir konsantrasyonla, bölünmeden okunmalı. Yazarın mizahi dokunuşları da eğlenceli bir hava katmış. Fazla zorlayıcı olmayan, yormayan felsefi bir kitap diyebilirim sanırım. Felsefi yönü dolayısıyla pek sürükleyici, akıcı, heyecanlı olmamakla birlikte oldukça anlaşılır bir dili var. Daha önceden üzerine düşündüğüm ve birileriyle tartıştığım bir konuydu bu kimlik karmaşasıydı ve kitabı okuduğumda da iyice emin oldum ki, benim için de geçerli biri, hiçbiri, binlercesi durumu. Beni az çok tanıyan her insan sayısı kadar Tuğba’yla birlikte yaşıyorum. Hatta belki beni hiç tanımayan, hastanede beklerken sırada bekleyen hasta tabelasında gördüğü adımdan, o günkü dış görünüşümden ve o esnada yaptığım telefon konuşmasından şahit olduğu kadarıyla bir Tuğba’yı da tamamen yabancı biri ekledi bu listeye. Her ne kadar kendimi net bir şekilde fiziksel ve karakteristik olarak tanımlasam da bu benim tanıdığım Tuğba. Başkaları da beni kendince gözlemliyor ve yorumluyor, kaldı ki ben de herkese bütün kartlarımı açmıyorum zaten. Bir de başkalarının kendi doğruları var ki –örneğin; bir kelimeden ona kızdığım anlamını çıkarmıştır ve ben ne kadar kızgın değilim desem de onun için gerçek benim ona kızdığımdır.- insanların beni iyice olduğumdan farklı tanımalarına neden olur. Bunun yanı sıra rahat hissettiğim ortamlarda kendim gibi davranma oranım %90 ise tanımadığım kişilerin olduğu, resmi bir toplantıda bu %40’ları bulabilir. Onlar benim sadece ciddiyetimi, yapılan işe bakışımı, oturuşumu, kalkışımı görebilir yani benim bildiğimden oldukça farklı bir Tuğba tanırlarken yakın arkadaşlarım, ailem beni eğlenceli biri olarak bilir. Demem o ki, yarın çıkıp da beni tanıyan kime sorsak hepsi birkaç belirli tanım dışında farklı özellikler atfedecektir bana. Hatta bir kişiye sordum bana tanıdığın Tuğba’yı anlatır mısın diye, birkaç kişiye daha sorup benim tanıdığımla ne derecede örtüşüyor görmek istiyorum. Siz peki kaç insanı beraberinizde taşıyorsunuz, en yakınınızın bile sizi %100 tanıdığına emin misiniz, içinizde yüzlerce kişiyle yaşamaktan rahatsızlık duyuyor musunuz, buna çözüm aradınız mı, bunu ilk ne zaman fark etmiştiniz, birbirinden epey farklı iki tanıdığınızla aynı ortamdayken onlar da size iki farklı kişilik atfetmiş olduğundan hangi kimliğe bürüneceğiniz kaygısını taşır mısınız? Bir de şunu düşünmeden edemedim; “Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.” diyen Mevlana olsa bu kitabı nasıl yorumlardı acaba? Çünkü Pirandello o işler hiç de öyle değil diyor. Buraya kadar sabırla okumuş olan herkese çokça teşekkürlerimi sunar, keyifli okumalar dilerim.
Biri, Hiçbiri, Binlercesi
Biri, Hiçbiri, BinlercesiLuigi Pirandello · Zeplin Kitap · 20194,049 okunma
··
192 görüntüleme
Graces okurunun profil resmi
Seni parçalar, binlerce Bilal'e bölerim agshsh
10 sonraki yanıtı göster
Mr. Akkaya okurunun profil resmi
Tebrik ederim, kitabı belki hiç okumayacak da olsam, kendisine karşı güzel hisler besledim sayende. Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir. Beni ve benim de onu tanımadigim binlerce ben geziyor dünyada 😬
Graces okurunun profil resmi
Alemdeki ismimiz duvardaki resmimiz gerçekten biz miyiz diyerek bu ülkeye alaturka bir filozof armağan ediyorum ahshsh. Teşekkür ederim çok çok 🤗
Rîndkeş okurunun profil resmi
Bir ben vardır benden içerû, kitap gibi inceleme de kendine has olmuş 👏
Graces okurunun profil resmi
Benden içeri binlerce ben vardır demek lazım bu kitap için hocam :) Çok teşekkür ederim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.