Gönderi

391 syf.
7/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 10 days
Ölü Bir Evden Hatıralar
Ölü Bir Evden HatıralarFyodor Dostoyevski
8.2/10 · 14.6k reads
·
1 views
duygu yener okurunun profil resmi
İletişim Yayınevinin yayınladığı kitabı okudum. Kitabın önsözü Ronald Hingley(Rus Tarihi ve Edebiyatı alanında uzman bir tarihçi) tarafından yazılmış.Önsözde paylaşmak istediğim bir kaç tespit var yazar ve kitap hakkında. “..Dostoyevski’nin sonraki romanlarını müjdeleyen değerli bir eserdir. Dostoyevski’nin aşırı öfke içinde geçen edebi deneylerinden ve yaşadığı kişisel felaketlerden yıllar sonra kaleme alınmıştır ve hiçbir şüpheye yer bırakmayacak şekilde başyapıt olarak adlandırılabilecek ilk eseridir. Fakat bahsi geçen kitap bir roman değildir.Bu, anlatıcının ismi dışında her şeyiyle Dostoyevski’nin Batı Sibirya’daki bir hapishanede , 1850-54 yılları arasında bir mahkum olarak sürdüğü hayatı anlatır.” “İlk hikayelerinin hayalci, kendilerine acımaya fazlasıyla meyilli genç St.Petersburglu kahramanları yazarın karikatürleşmiş portrelerini sunarlar bizlere hep. Bunlardan daha çarpıcı bir şekilde Dostoyevski’nin egosu ile dolu dolu olan ve onun çarpık bir portresini içeren kitap ise , yazarın henüz olgunluğa erişmemişken kaleme aldığı en uzun ve en hırslı romanı Ezilmiş ve Aşağılanmışlar’dır. 1861 yılında çıkan bu kitabın yayınlanışı Ölü Bir Evden Hatıralar ‘ın piyasaya çıkışıyla aynı döneme denk gelmişti. Romanın kahramanı olan ‘İvan Petroviç’Dostoyevski’nin yakalanmadan evvelki halidir ve ilk kitabıyla büyük bir başarıya imza atmış bir genç yazar olarak resmedilmiştir.” “1866’dan sonra insanlara kanıtladığı gibi büyük bir romancı olabilmesi için , Dostoyevski’nin erken dönem eserlerine yansıttığı ve içgözlem üzerine kurulu tavrından vazgeçmesi gerekiyordu.” “..Dostoyevski , dikkatini hep büyüleyici olan kendi kişiliğinden kurtarıp başkalarına yöneltmeye Suç ve Ceza ile değil , Ölü Bir Evden Hatıralar ile başlamıştı.” “Ölü Bir Evden Hatırlar, Dostoyevski’nin romancılığına yeni ve olağanüstü bir temayı ilk defa sokmuştu:Cinayet” “Psikopat karakterleri seyretmek, Dostoyevski’nin sonraki romanlarında sonu gelmez biçimde incelenen o temayı, insan ruhundaki kötülüğün kökeni ve doğası hakkındaki ilgisini arttırmaya yaradı. “ “Ölü Bir Evden Hatıralar, Dostoyevski’nin toplumsal ve siyasi görüşlerinin evriminde çok mühim bir role sahiptir.yirmili yaşlarında kafası karışık bir biçimde yazıya döktüğü sosyalizmiyle kırklı yaşlarının ortalarından itibaren edineceği fikirleri arasında, bu kitap tam ortada durmakta. Kırklı yaşların ortalarından sonra Dostoyevski aşırı Rus milliyetçisi, fanatik muhafazakar, Rus Ortodoks Kilisesi ‘ne hayran, Rusya’nın sıradan insanlarına tapan bir yazara dönüşecektir.” Önsözde vurgulananlar ışığında , yazarın daha önce kronolojik olarak okuduğum kitaplarını ve bu kitabı değerlendirdiğimde, Dostoyevski’nin kişiliği ve yazarlığındaki değişimleri gözlemleyebildim. Klasikleri okurken özellikle böylesi büyük yazarları okurken, öncelikle yazarın hayatını ve yaşadığı tarihi dönem, şehir, ülke hakkında da bilgi edinmenin okumayı daha kaliteli hale getirdiğini söylemeliyim. Buradan yola çıkarak bu otobiyografik roman ile Dostoyevski’ye bir adım daha yaklaştım. Anlattıklarının hangilerinin kendi yaşamına , duygu ve düşüncelerine ait olduğunu hangilerinin kurmaca olduğunu rahatlıkla bulabildim. Dolayısı ile kitaptan çok daha farklı bir keyif aldım. Hemen arkasından okuduğum ‘Yer altından notlar’ kitabı da , Ronald Hingley’in de söylediği gibi, insan ruhundaki kötülük , insan doğası hakkındaki gözlemlerin kaleme dökülmüş hali ... Dostoyevski’nin edebi hayatı ikiye ayrılıyor bence... Sibirya’daki hapis ve sürgün hayatı öncesi ve sonrası. Tam ortada bulunan kitap da ‘Ölü Bir Evden Hatıralar’...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.