Bir kadın bir adamı bu kadar derinden sevmemeli... Kitabımız da maalesef sevmiş ismini bilmediğimiz ama güzel olduğunu bildiğimiz kadın. Herşey isimsiz bir mektupla başlıyor aslında. Mektupta evladı ölmüş ve kendiside ölmek üzere olan bir kadının son sözleri var.
Daha çocuk yaşta aşık olduğu adam ile birkac yıl sonra tekrar karşılaşıyorlar ve kadın için anlamlı ama erkek için anlam içermeyen bir gece geçiriyorlar. Ve sonrası sadece kadın için zor bir süreçle devam ediyor. Hamile kalan kadın evladına bakabilmek için bedenini satıyor.(bir annenin evladı için yapamayacağı şeyin olmadığına da değinilmiş kitapta.) Bir kez daha karşılaştıklarında kadın bir umut ile bir akşam daha geçiriyor adamla ama adam ona bir fahişe gibi ücretini ödüyor. Seven bir kadına yapılabilecek en büyük hakaret bu sanırım. Onu hatırlayan adam değil onun uşağı oldu hissettiği acıyı ben de hissettim sanki. Mektubun sonunda kadının sözleri "oğlum, oğlumuz öldü. Artık sevecek kimsem kalmadı!" “Son bir isteğim var-ilk ve son isteğim. Her doğum günün de gül al ve onları vazoya koy."yine kendinden geçmiş ve adamın doğum günü için beyaz gülleri düşünüyor. Adam sonunda kadını düşünüyor ve hatırlıyor ama herşey için artık çok geç. Bu kitap çok şey anlatıyor aslında en başta da söylediğim gibi "bir kadın asla bir erkeği taparcasına sevmesin!"