Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

171 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Fromm diğer tüm kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da teknolojinin insanların hayatını kolaylaştırmak için bir araç olarak gelişmesi gerekirken insanların teknolojik gelişimlerde birer araç konumuna geldiğini ve bu durumun da insanlığın ve insancıllığın başındaki en büyük bela olduğunu vurguluyor. Eserinin ilk kısımlarında bu konuyu ayrıntılı ele alırken insanların manevi doygunluğa ulaşamamalarının başka bir ifadeyle de kendilerini duygusal boşlukta hissetmelerinin sebebinin, yaşamlarının neredeyse tümünü ‘sistem’ adını verdiğimiz büyük makinenin işlemesine adamış olmaları, kendileri veya manevi doygunluk elde edebilmek için hiçbir yapmayışları (yapmaya fırsat bulamadıkları) olduğunu vurgulamakta. Küresel dünyada, hem yönetişim, hem ekonomik sistemlerin iç içe geçmiş birer makine gibi birlikte çalıştığı gerçeğinden hareketle, tüm insanların da bu küresel köyde söz konusu sistemin sorunsuz işleyebilmesi için kendilerini bu işleyişe adadıklarını söyleyen Fromm; bu adayıştan daha da kötü olan şeyin insanların kendilerinden (manevi doygunluklarından) vazgeçerek bu adayıştan zevk almaya başlamaları olarak görmekte. Eserin adı olan “Umut Devrimi”nin gerçekleşebilmesi için, yani insanların / insanlığın kurtuluşunun gerçekleşmesi için, insanların bu sistemin bir parçası olmaktan çıkıp kendi manevi doygunlukları için bir şeyler yapmaya başlamaları gerektiğinin vurgulandığı eserde, insanların özellikle sistemin öğütlediği / öğrettiği (aslında fark ettirmeksizin dayattığı) düşünme ve algılama biçimlerini değiştirmeleri gerektiğinin altı çizilmektedir. “Elden geldiğince zengin olmaksa evrensel bir tutku. Ancak bu zenginliğe giden yol, tam bir tarafsızlık içinde herkese açık olmalıdır. Ama en iyisi, hiç kimsenin yoksul olmaması, hiç kimsenin daha zengin olmak istememesi ve hiç kimsenin başkaların öne geçmek için kendini iteleyeceğinden korkmamasıdır." Kişilerin ‘ küresel kapitalist sistem’in dışına çıkıp, eskiden olduğu gibi temel ihtiyaçlarını karşılamak suretiyle mutlu olabildiği, sürekli ve hep ‘daha fazla’ tüketim isteğinin dışında davranabildiği bir dünyada ancak umuttan bahsedilebilecektir. Tüketimin sürekli artırıldığı ve bunun her geçen gün daha da normalleştiği bir dünyada hem dünyanın hem de insanlığın geleceği açısından umut hızla tükeniyor demektir. Zira gündelik tükettiğimiz birçok şeyin iklim değişikliği başta olmak üzere çok sayıda çevresel felakete yol açtığı ve dünya yaşamının sonunu getirdiği artık herkes tarafından bilinmekte. Yine bu tüketim çılgınlığının insanları daha bireyselleştirdiği, daha faydacı / çıkarcı hale getirdiği, dolayısıyla da insan ilişkilerini hızla yok ettiği de gün gibi ortadadır. Tüketimle tatmin edilen fiziki ihtiyaçlar aslında insanın içindeki manevi boşluğu daha da artırmaktadır. Manevi doygunluğa erişememiş kişi için hem kişinin kendisi adına hem de içinde bulunduğu toplum adına bir umut vaat etmeyeceğini söylemek asla yanlış değildir. Sözün ve kitabın özüne gelecek olursak, hem insanlık adına hem de dünya adına ümitvar olabilmek için gerekli en temel şeyin, insanların küresel yöneticilerin öğütlerinin dışına çıkarak manevi doygunluğa ve bireysel gelişimlerine ulaşmak için çaba göstermeleri gerektiğidir. ‘Daha fazla tüketim’ anlayışının insanlık açısından ‘daha fazla ölüm’ olduğunu söyleyebiliriz bu noktada. İnsanların söz konusu manevi doyumu ve kişisel gelişimi elde edebilmeleri için kendilerini bir amaca, ideale adamaları gerektiği bir gerçektir. Fromm’a göre bu manevi doygunluğu sağlayan araçlardan biri de dindir. Hem dinin, hem idealin hem de fiziki ihtiyaçların giderilmesinin birlikte bir dengede tutulabildiği durumlarda “umut”tan ancak söz edebiliriz, ‘umut devrimini’ ancak bu denge sayesinde gerçekleştirebiliriz.
Umut Devrimi
Umut DevrimiErich Fromm · Payel Yayınları · 1995243 okunma
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.