Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

200 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Yaşam ile Ölümün Bilinmeyen Bir Adada Valsi
Bir kitabı okurken ondan tatmin olabilmem için ya beynimi Blanchot'nun kitabında olduğu gibi komple yakması #98036793 ya da bu eserde olduğu gibi anlatımıyla etkilemesi gerekli. Ada romanı, çok fazla süsü olmayan, sade ama etkili diliyle üslubu olgunlaşmış bir yazar anlatımının, ne kadar başarılı olabileceğini bana gösterdi. Salt bir romancı olarak değil öykücü olarak da oldukça başarılı olduğunu bu eserinden anlayabiliyoruz. Ada, aslında bir roman ama bölüm bölüm işlenmiş, her bölümde yeni bir öyküyle bizi karşılayan, bazen bugünü bazen de geçmişi tam bir hikayeci üslubuyla aktaran bir kitap. Yazar, adını sonradan İvan ve Katarina olarak öğrendiğimiz çocukları şehirde olan iki yaşlı çifitin bulundukları adadaki hayatlarını anlatmaya bir diyalog metinle başlıyor. Daha sonra bu isimlerin, zamanın belli olmadığı akış yavaş yavaş hayatla haşır neşir olmaya, adeta ete kemiğe bürünmeye başlıyor. Önce çocuklarının hayatına, sonra otuz beş yıllık evliklerinin başlangıcına gidiyoruz. Bu zaman içindeki gidiş gelişlerle birlikte bir de Ada'nın içinde devam eden yaşlılık ve fakirlikle cebelleştikleri bir hayatın anlatımı da görüyoruz. Ada'nın içindekiler her şeye kayıtsız, gergin, güçleri hiçbir şeye yetmeyen, doğanın kendisiyle baş başa sıradan insanlar. Modern hayatın acımasızlığından kaçıp buraya sığınmış olan İvan ve Katarina arafta kalmış iki yaşlıdır. Ne tam buraya aitler ne de göz açıp kapanıncaya kadar değişmiş modern yaşama. Yazar, karakterleri o kadar başarılı bir şekilde oluşturmuş ki bir yerellikten çok global dertlerin var oluşunu görüyoruz. Yani isimleri İvan ya da Katarina yerine bambaşka bir coğrafyadan Peter ile Maria olsa da pek bir şey değişmeyecekmiş gibi anlatım söz konusu. Yaşam, ölüm, zamanın boşa gitmesi, modernizmin getirdikleri, çocukların büyümesi ve terk edişleri, gerekli iletişimin kurulmadığı torunlar gibi hayatının ikinci dönemecinde olan insanların genel sorunlarını oldukça başarılı ve ajitasyona varmayan, çok da acıtmayan bir dille anlatmış bizlere Selimoviç. Metin bizlere sadece İvan ve Katarina'nın da hikayesini anlatmaz. Aslında her bölümde birçok farklı karakterle baş başa kalırız. Çok yaşlı bir adamın, yaşlı bir köpeğin, Rujiç ailesinin, Katarina'nın genç yeğeninin ve daha birçok sıradan insanın hayatlarına azar azar tanık oluruz. Hiçbiri belki ana karakterimiz İvan kadar zihnimizde yer etmez ama her biri bir başka problemi, yaşamın bir başka çıkmaz sokağını işaret eder. Sanki birbirine bağlı öyküleri okurcasına kurgulanmış bu roman, yazarın da ölmeden sekiz yıl önce (1974) yazdığı sondan ikinci metni. Belki de bundan dolayı yaşam ile ölüm kavramlarının bu kadar iç içe geçtiği ve sorgulandığı bir metinle karşı karşıyayız. Belki de bundan bana bu kadar etkileyici geldi ve belki de yine bundan, bu kadar sade ama vurucu bir kitabı okudum. Son olarak çevirisinin de (bazı eski kelime kullanımları hariç) gayet başarılı ve kaliteli olduğunu düşündüğüm bu güzel olgunluk romanını okumanızı tavsiye ediyorum.
Ada
AdaMeşa Selimoviç · Ketebe Yayınları · 2020169 okunma
··
441 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.