Makale tarzında yazılmış gereksiz ayrıntıları ve tasvirleri saymazsak büyük ölçüde severek okudum. Çok orijinal, müthiş bir fikir üzerine inşa edilmiş harika bir roman. Daha önce filmini izlememiş olsaydım tüylerim bile ürperebilirdi. Ama bu tüy ürpermesi işini filmi ilk izlediğimde yaşamıştım. Konuyu bildiğim için de filmdeki etkiyi bir daha yaşayamadım ne yazık ki. Sıralama hatası. Tabii filmden daha çok etkilenmemde, yönetmenin büyük yeteneğiyle Bach'ın o eşsiz müziğinin uyumu ve bu uyumdan doğan filmdeki derinlikli yapının büyük rolü var. Yine de Solaris'le roman sayesinde tanışmayı daha çok isterdim. Bir de tabii çevirmenin üslubundan bahsetmemek olmaz. Böyle bir eseri Türkçeye kazandırdığı için minnettar olmakla beraber çevirmenin bütün kitaba yayılmış öztürkçecilik takıntısı, anlatımı doğal dilden biraz uzaklaştırmış. Bu da zaman zaman konuya dahil olmayı zorlaştırmış ne yazık ki. Örneğin birkaç sayfada bir, benim bir türlü ısınamadığım "ikircik" kelimesini tekrarlaması ve bunun gibi şeyler biraz tat kaçırabiliyor.
Teşekkür: Mehmet Aközer, Stanislaw Lem, Tarkovski.