Kim istemez ki yabancısı olduğu bir şehirde kendisini tesadüfün ellerine bırakmayı :) işte bu hikayede kahramanımız tam olarak bunu yapıyor. Paris'in kalabalık sokaklarında kendini akışa bırakıyor. Bu sırada "hiçbir şey yapmamak" adına ilgisini çekebilecek birini, bir zanaatkarı, gözüne kestiriyor ve gözlemlemeye başlıyor. Ama işler pek beklediği yönde ilerlemiyor. Her anı, filmini izliyor hissi verecek kadar güzel betimliyor yine Stefan Zweig. Keyifle okuyacağınızı umuyorum.