Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

383 syf.
10/10 puan verdi
Kemal Tahir'den Fatma İrfan'a mektuplar
" Kemal Tahir, Üzgünüm, beni bağışlamanı dilerim. Yıllardır kendime sakladığım mektuplarını bugün gerçek sahiplerine, seni yetiştiren halkı­mıza geri veriyorum. Bu mektuplarda salt sevdamız olsaydı onları yayınlamaz, kimselere göstermezdim. Ama onlar­da bugün hâlâ "kan ter içinde" yükseltilmeye sa­vaşılan özgürlük, bağımsızlık ve kardeşlik yapısı­nın temelindeki, yıllar yılı yıkılmış yuvaların taş­larının ve harcındaki kanlı gözyaşlarının öyküleri var. Onlarda, yirminci yüzyılın yetiştirdiği dünya çapındaki büyük ozan Nazım Hikmet'le, tutuklanmadan önceki ve sonraki yazarlık ve mapusanecilik yaşantınız ve üniversitelerde ders olarak okutulmaya değer "sanat ve toplumbilim" söyleşileri var. Ve sevgi var, sevgilerin en ölümsüzü, en güzeli, en onurlusu; emekçi halk sevgisi... İstanbul Tutukevi'nden yazdığın 9.1. 1939 tarihli mektupta: -Sevgili karıcığım, bu yirminci mektubumuzun cevabıdır. Bunları bir gün mutlaka sırasıyla neşretmeli imişiz, diyor Nazım." demiştin. O günün geldiğine inanıyorum. Bana on iki yaşımdan başlayarak ağabey, hoca, sevgili ve eş oldun. Yüce kişiliğin, bilgin ve sanatın önünde sonsuz hayranlık, sevgi ve saygıyla eğiliyorum." Evet, Fatma İrfan'ın duygu ve düşüncelerini yukarıdaki cümleler ile dile getirerek derlediği ve 1979 yılında günyüzüne çıkardığı mektupların bütünüdür bu kitap. Fatma İrfan kim derseniz, ilk göz ağrısıdır Kemal Tahir'in, ilk karısı, ilk yürek yangını, ilk kalp atışı, ilk sevdası, ilk yarasıdır. Yara diyorum çünkü, Tahir'in 15 yıl hüküm giymesi üzerine, "Vatan ve devlet düşmanı bir ideoloji olan komünizmi benimsediği için 15 yıl ağır hapse mahkum olmuş bir kişiyle aile bağını yürütmenin imkansızlığı” gerekçesini öne sürerek, tek celsede boşamıştır onu. Çocukluk yıllarında ailesi ile, Nazım Hikmet'lerin evine kiracı olarak yerleşen Fatma İrfan, bu vesile ile Kemal Tahir'i tanımış, edebiyat ve gazetecilik eğitimi almış, -ustalarım- dediği bu isimlerle sanat, siyaset ve edebiyat dünyasına dahil olmuştur. İçerikteki mektuplar 1933-1938 yılları arasında kaleme alınmıştır. Derleme yapılırken, asıllarına olabildiğince sadık kalmaya gayret edilmiştir. Asılları diyorum çünkü, Kemal Tahir bu mektupları eski harflerle ve bizzat el yazısıyla yazmıştır. El yazmalarında, karalama, aşınma ve yıpranma gibi sebeplerden ötürü okunamayan kısımlar, derlemeye (...) şeklinde aktarılmıştır. Yapılan düzenlemeler sonrasında, mektuplarda yer alan Osmanlıca kökenli sözcükler için, kitabın sonuna 7 sayfalık bir de sözlük iliştirilmiştir. Ayrıca yine içeriklerde bahsi geçirilen dönemin sanatçıları ve yapıtları hakkında, her sayfa sonunda da dipnotlar şeklinde bilgiler sunulmuştur. Bu mektuplar, yazar Kemal Tahir'den ziyade düşünce adamı, ideolog Kemal Tahir'i gösteriyor okuruna. Sanatçılığının ilk yıllarında, anti emperyalist ve anti kapitalist söylemlerinden dolayı, Marksist, Komünist ve Sosyalist çevreler tarafından alkışlanıp,kabul gören Kemal Tahir, Devlet Ana'dan sonra bu kesim tarafından dışlanmış ve Milliyetçi, İslamcı, Ümmetçi, Neo Faşist çevreler tarafından sahiplenilmişti. Halit Refiğ'in dediği gibi, sahiplenmeyin, sahiplenmeye çalışmayın efendim, Türk sağı da, Türk solu da geri dursun Kemal Tahir' den, sırtına ideolojik cüppesini geçirmiş, boynuna siyaset çanı takmış herkes bir beri dursun hele. Ne diyor üstadın kendisi, ben hiçbir güruhun malzemesi değilim, ben bireyim, ben Kemal Tahir'im...Demem o ki, adamı demogoji malzemesi yapmayın, yapılmasına müsaade etmeyin, Mustafa Kemal sevdalısı bir adamı vatan haini imişcesine lanse etmeyin. Bakınız, düşmanıdır dediğiniz Mustafa Kemal hakkında ne diyor mektupların birinde: "İrfan,sana resimlerimizi gönderiyorum. Bir de Büyük Adam’ın fotoğrafını gönderiyorum. Kolay yenilmemek isteyenler bu yaratıcıya sık sık bakmalıdırlar. Biz Mustafa Kemal’in bu resminden birer tane ceplerimizde taşıyoruz. Seni de mahrum etmek istemedim." Mektupların alıcısının bir sevgili, bir hayat arkadaşı olduğu göz önünde bulundurulunca, doğal olarak aşk-meşk satırları okuma beklentisine giriliyor. Ama Kemal Tahir yine yanıltıyor herkesi. Ve Fatma İrfan'a olan aşkını en net, en keskin şöyle ifade ediyor : "Andımızı bir daha tekrarlayalım; - Ete, paraya, üne bağ­lı, çarpık ihtirasları tanımadan, kalplerimiz, gözlerimiz, sözlerimiz bulutsuz... YURDU nasıl seviyorsak öyle sevişeceğiz.- Selam sevgili. Gözleri akşamlara, ruhu göklere benze­yen kızım, hoşça kal." Mektupların, günümüzde, pek çok kişi tarafından bilinmediğini düşündüğüm bir başka güzelliği de, Türk edebiyatında romancı kimliği ile tanınan, bilinen Kemal Tahir'in şair yönünü okurlarına göstermesi. O da emsalleri gibi şiir ile adım atıyor edebiyat dünyasına. Edebi şahsiyetinin şekillenmesinde yadsınamaz katkıları var şiirlerinin. 15 yıl şiir ile uğraşmış olsa da, kendine has bir şiir poetikası yaratamadığı için, bu uğraşı bir zevk olmaktan öteye taşımıyor. Ve yine mektupların birinde içini döküyor Fatma İrfan'a: "Kötü bir şair olduğumu itiraf etmeliyim. Şiir çalışmalarından bana, Türkçe'de düz yazıyı iyi yazabilme, daha açıkçası kelimeleri değerlendirme idmanı kaldı." Hiç Kemal Tahir şiirine denk gelmemiş arkadaşlar için, proleteryanın adımlarını dile getirdiği - İşsizler- adlı şiirini de şuracığa eklemek istiyorum: Yürüyorlar yürüyorlar Kaldırımda adım adım Ne dudaklarında türkü Ne ellerinde mavzer var. Yürüyorlar... Ayak seslerinde çığlıklaşan son hakikat: Barikat! Yürüyorlar... Şarkıları susan makinelerin başında, Son sözü kaldırım taşında bırakarak. Ve mavi gömlekleriyle Bir sel gibi akarak Yürüyorlar Yürüyorlar... Şiirlerinde Yahya Kemal, Ahmet Haşim ve Nazım Hikmet'in etkisinde kalan, bunu da inkar etmeyip gururla itiraf eden Kemal Tahir bir başka şiirinde ise namuslu insanı şöyle betimliyor: Bence adam Asırlık bri çınar Kadar Dik Niyagara kadar Gür doğar Adam hür doğar Ben daha anlayamıyorum Açkıpın insan nabızlarında zonkladığını duyan En hırçın kavga türkülerini ezber okuyan Kişinin Düşman saflarına Girmesini... Türkçe hassasiyeti yüksek bir yazar olarak, Türkçe'yi kullanmaktaki başarısı, sahip olduğu kelime dağarcığı ve dağarcığındaki kelimeleri birleştirerek oluşturduğu enfes cümleler yine fevkaladenin fevkinde. Hani kitabın, üzerinde düşünülmüş, özenle yazılmış bir roman olmadığı, bilakis çalakalem mektuplardan oluştuğu hesaba katılacak olursa, bu başarının önemi daha net anlaşılacaktır. Bu konular haricinde mektuplarda, iyi eğitim ve öğretimin önemi,dönemin eğitim sisteminin aksaklıkları, çalıştığı dergilerdeki edebi işleri, edebi çevresi, başta Nazım olmak üzere dostları, kadın-erkek ilişkileri, evlilik, yanlış batılılaşma, yoksulluk gibi konular hakkında da bizzat yazarın kendi ağzından bilgiler alıyoruz. Kemal Tahir okuma yolculukları esnasında, başucunuzda muhakkak bulundurmanız gereken bir eser olarak, kucak açmanızı temenni ediyorum. Ve son olarak yine diyorum ki, yattığın yer incitmesin seni Kemal Tahir...
Kemal Tahir'den Fatma İrfan'a Mektuplar
Kemal Tahir'den Fatma İrfan'a MektuplarKemal Tahir · Sander Yayınları · 197933 okunma
··
1.005 görüntüleme
AkilliBidik okurunun profil resmi
Ne güzel söylemişsin, "yattığın yer incitmesin seni Kemal Tahir..." Huzur içinde yatsın.
Sultannn okurunun profil resmi
Ellerine sağlık Seda. Her yazarın bir okuyucusu vardır. Sanırım Kemal Tahir de senden soruluyor. İncelemen bana bunu gösterdi. Bu konuda yanılmamış olmaktan dolayı memnunum. Tavsiye ettiğin kitabım gelince en kısa zamanda okumaya çalışacağım. Bu arada Kemal Tahir, huzur içinde yatıyordur eminim, böyle değerli okuyucuları olduğu için.
Seda okurunun profil resmi
Teşekkür ederim Sultan Hocam.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.