•her zaman olduğu gibi çocukluğum’u da daha önce pek araştırmadan okudum. araştırınca başkalarının sözleri düşüncelerime yön veriyor da kitabın büyüsü bozuluyormuş gibi hissediyorum. yani kitabın otobiyografik bir eser olduğunu da kitabı okumaya başlayana kadar bilmiyordum.
•kitap, maksim gorki’nin babasının ölümüyle çok çarpıcı bir şekilde başlıyor. annesiyle birlikte dedesiyle ninesinin yanına gitmesi, annesinin onu sürekli terk etmesi, kavga gürültülü bir ev hayatından bahsediyor. ayrıca yazarın din ve toplumsal hayat hakkındaki görüşlerinin de şekillenişine şahit oluyoruz.
•kitabı tek kelimeyle özetlemem gerekirse bu “çarpıcı” olurdu. çünkü inanılmaz derecede büyük ve etki alanı geniş olayları olağanmış gibi kısa cümlelerle genel akışın içerisine sıkıştırıyor. okurken şok oluyor ve neye uğradığınızı şaşırıyorsunuz ani olaylar karşısında.
•rus edebiyatının genelinde görülen melankolik anlatım, uzun cümleler bu kitapta yoktu. yazar belki de çocukluğunu anlattığı için saf ve duru bir dil kullanmak istemiştir.