Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Gökhan Evliyaoğlunu seviyorum :D
Ben «teklif» diyormuşum da «öneri» demiyormuşum. «Vazife» diyormuşum da «ödev» demiyormuşum. «Görev» de diyebilirdi, unutmuş, «netice» diyormuşum da «sonuç» demi­yormuşum. Bu yüzden Osmanlıca kelimeleri Türkçe karşılıklarına tercih ediyormuşum. Onun için de milliyetçi olamazmışım. Bu kelimeleri kullanmak­la da gerici yığınlar karşısında ün kazanmak isti­yormuşum. -Şimdi tenakuza dikkat ediniz- Bunu bilerek de yapmıyormuşum. Hem bilerek yapmıyormuşum, hem de ün kazanmak için yapıyormuşum. Bu nasıl iş? Bu yazar ne demek istediğini, ne yap­tığını biliyor mu aziz okuyucum! Bir de bir yanda «münakaşa» derken beri yanda «tartışma» diyormuşum. Böyle şey olur muymuş. Olur! Elbette olur! Bu hikeyeci yazara öğretelim: Bir kere benim yaptığım şeyi o da yazısında yapmış. Mesela «garip» demiş, «yabansı» diyebilir­di, «tabii» demiş, «doğal» diyebilirdi, «fikir» de­miş, «düşünü» diyebilirdi, «nutuk» demiş, «söylev» diyebilirdi, «düşman» demiş «yağı» diyebilirdi, «silah» demiş «pusat» diyebilirdi. Neden dememiş? Bir rivayete göre bunlar da yerleşmiş Türkçe keli­meler. Bunları da konuşup yazanlar var. Acaba kendisi de mi gerici yığınlar karşısında ün yapmak istiyor? Değilse asıl kendisi ne demek istediğinin farkında değildir. Çünkü kanaatlerine zıt şeyleri, arzu etmediği işi yapıyor. Halbuki ben yaptığım işin doğruluğuna inanıyorum. Bir yazıda hem «mü­nakaşa» hem «tartışma» de.eği seviyorum. Çün­kü bu, dilin, yaşayan Türkçe'nin zenginliği, zengin­leşmesi demektir..
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.