Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

448 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Kukla gibi aptala yatıp önümüze atılana şükretmemiz mi lazım?
"Cumhuriyet yasaktı benim gençliğimde. Şimdi cumhuriyetçi olmamak yasak.” der bu otobiyografisinin daha başlarında Rıfat Ilgaz. Kuşağının tüm çilesini özetler bu tek cümle. Genç Cumhuriyet’in yetiştirdiği ilk okumuş kuşağın her yaptığından korkulacak, her hareketinde hata aranacak, başı dertten kurtulmayacaktır. İster anlı şanlı İsmet Paşa olsun başta, ister genç Menderes, hiç farketmez. Bu güzel yurdumuzda başa geçen siyasetçi öyle kalkınmaymış, adaletmiş, halkı insanca yaşatmakmış, ülkeyi ilerilere taşımakmış; hiçbirini önceliğine almaz. Varsa yoksa kendisine muhalefeti susturmaktır derdi. Esas sorunu kendi yetersizliğidir; vaat ettiklerini başaramadığı sokaklarda konuşulur oldukça koltuğunun sallantıda olacağını bilir. “Ülkenin saygınlığı” der, “makama hakaret” der, “bölücülük” der, mutlaka bir yafta bulur o yüzden muhalif sesleri susturmak, geride kalanları da sindirmek için. Eeee, yetkin yöneticiler kolay kandırılamayacağı, dolayısıyla devlet kaynakları da kolayca hortumlanamayacağından, derdi “söğüşlemek” olan sermaye de bu fırsatı kaçırmaz; gazeteleri, dergileri, şirketleri, tüm finansal gücü ile bu vasıfsız kadroları destekler. Atalarımız bizi çoktan uyarmış; “kaz gelecek yerden tavuk esirgenir mi?” Esirgemezler! "Hakkını istemek neden suç olsun! Hükümet hakkını istemeyen, hakkını istemesini bilmeyen kişilerin hükümeti olmakla ne kazanır? Böyle miskinlerin başına geçen hükümete hükümet mi derim ben! Eğer hükümetse, hakkını aramasını bilenleri idare etsin de göreyim onu! Ona hükümet derim işe o zaman ben! Miskinleri idare etmek de iş mi sanki?” diyor Rıfat Ilgaz. Yalan mı? Bir avuç vatandaşının derdine çözüm aramaktan aciz bir cumhuriyet, büyük devletlerle ekonomik rekabete nasıl girebilir? Kaynaklarını “iç düşman” yaratmak ve onlarla savaşmakta tüketen devlet gerçekten saldırılsa vatanımızı o koca koca düşmanlara karşı nasıl savunabilir? Kendine güvensizliğinden halkını bölüp yönetmeyi seçip evlatlarını ayırdıkça aslında hepimizin -en çok da gelecek kuşakların- kaybettiğini bilir; bilir de bunu gözlerden saklamak için yalan üstüne yalan söylerken hiç vicdanı sızlamaz mı? Aydınlarını hapislerde çürütürken vatana esas kendisinin ihanet ettiğinin ayırdına varmaz mı? "Neredeyse beynime, düşüncelerime de el koyacaklardı. Onlar düşüneceklerdi yapacağım işleri, ben sadece buyrultularına ellerimi, kollarımı, ayaklarımı uyduracaktım.” demiş Rıfat Ilgaz. Kendi vatanımızda, kendi ellerimizle seçtiğimiz hükümetlerimizden beklentimiz bu mu olmalı; kafasız kuklalar gibi aptala yatıp önümüze atılana şükretmemiz mi lazım? Beş parasız, veremden kan kusarken hapislerde sürünmüş Rıfat Ilgaz. Yoksul çocukluğundan sonra öğretmen olmak; vatana borcunu öderken az maaşı ile basit, küçük bir aile hayatı sürdürmek istemiş; kirada küçük bir ev, az sayıda temiz eşya, bir eş, birkaç da çocuk, hayali kurulan. Yazdıkları okunur olunca önce sürgünler, sonra gözaltılar başlamış. Edebiyatımızın bu çok özgün, başarılı ve yetkin kalemleri -beraberinde Aziz Nesin ve Sabahattin Ali’yi saymazsak olmaz- tüm bu yoksunluklara ve zorluklara rağmen vermişler bunca başarılı eserleri. “Kimbilir?” diyor insan okurken, “biraz daha insanca koşullarda yaşama şansları olsaydı, kimbilir neler yazar, edebiyatımızı nerelere taşırlardı?” Bugün yeni Covid-19 tedbirleri kapsamında Avrupa gazetelerinde Merkel ile dalga geçen karikatürleri ve müthiş hiciv yazılarını gördüm, ana sayfadan basılmışlar ve o kadar komikler ki gazetecilerde hep en öne sıralanmışlar. Bizim Rıfat Ilgaz’ımızın, Aziz Nesin’imizin bunların çok, ama çok daha azı için hapislerde süründürüldüklerini, yoklukla terbiye edilmeye çalışıldıklarını hatırlayınca boğazıma bir taş oturdu. İnsanın ciğeri nasıl kanar, işte o an anladım. Kim kaybetti peki? Onlar mı, biz mi? Bu güzel etkinliği için sevgili
Ebru Ince
Ebru Ince
ye teşekkür ederim.
Sarı Yazma
Sarı YazmaRıfat Ilgaz · Çınar Yayınları · 1990619 okunma
··
318 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Ebru Ince okurunun profil resmi
Öncelikle ben çok teşekkür ederim. .sonrasında, İlgaz hakkında okudukça ,nasıl derin bir kuyu demek isterim içinden çektiğimiz su buz gibi gerçek ve ferahlatıcı . Derin, çünkü bir koca ömür adamış edebiyata, şiire ,vatanına .. şimdi biz onu bardak bardak içerek hücrelerimize dahil ediyoruz ,bir daha unutmamak üzere :)) ❤
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.