Canımı yaktıktan sonra, hiç birşey olmamış gibi helallik isteyenler!!! Cehennemde yandığınızı görsem üzerinize benzin dökerim... !
KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri
Reklam
gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım beni sevmiyordun bilirdim bir sevdiğin vardı duyardım çöp gibi bir oğlan ipince hayırsızın biriydi fikrimce ne vakit karşımda görsem öldüreceğimden korkardım
Sayfa 22-23
Kim bu öldürücü musikinin Güftesini gömebilir kuytuluğun makamına Yalnız hicazdı felaket efem saatlerinde Kimi görsem göz yarası yüzümde, Kimi duysam Senin sesinden ıslak bir ıslık Ve ben artık her şarkıda Kendime vokal yapıyorum, Yüzüm gözüm ıpıslık...
Bundan sonra benim dışımda olan her şey bana yabancı. Bu dünyada ne yakınım, ne benzerim ne de kardeşlerim kaldı. Bu dünyaya yabancı bir gezegenden düşmüş gibiyim. Etrafıma baktıkça herhangi bir şeyi seçebiliyorsam, bu, kalbime acı veren, onu parçalayan bir şeydir ve bana ait olan, çevremi saran her neyi görsem beni ya isyana sevk eden ya da ıstıraba düşüren bir nesnedir.
Öyle günlerim oluyor ki, etrafımda küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Taşıp dökülecek kadar kendi kendimi doyurduğumu hissediyorum. Kafamda, hiçbir şeyle değişilmesi mümkün olmayan muazzam hayaller, bana her şeylerden daha kuvvetli görünen fikirler birbirini kovalıyor... Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birini arıyorum. Bütün bu beynimde geçen şeyleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman ne kadar hazin bir hal aldığımı tasavvur edemezsiniz. Kış günü sokağa atılmış üç günlük bir kedi yavrusu gibi kendimi zavallı hissediyorum. Odamdaki duvarlar birdenbire büyüyüveriyor. Pencerelerin dışındaki şehir ve hayat bir anda, insanı boğacak kadar kudretli ve geniş oluyor... Zannediyorum ki tasavvuru bile baş döndüren bir süratle hiç durmadan koşup giden bu hayat ve bir avuç toprağının bile doğru dürüst esrarına varamadığımız bu karmakarışık dünya beni bir buğday tanesi, bir karınca gibi ezip geçiverecek... Böyle acz içindeyken odamda her şey bana küçüklüğümü ve zavallılığımı haykırıyor. Sokağa fırlıyorum. Bir tek yakın çehre görsem de yanında yürüsem, hiç ses çıkarmadan yürüsem diyorum. Halbuki ara sıra karşılaştığım ahbapları görmemezliğe geliyorum. Hiçbiri bana bu anda yardıma çağrılacak kadar yakın görünmüyor. Bilmem beni anlıyor musunuz?
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.