Buna rağmen,daha bir zaman çocu
ğun titremesi durmadı.Islanmış kuşun hani tüyleri diken olmuş ıslak
hali varya,kocaman açılmış gözleriyle
bu titreyen çocuk öyle işte.Sonra çocuğun titremesi azıcık durdu.
Şimdi benim içime kurt girdi.Peki,bu vagonlarda kalorifer bulunmaz mı?
Varsa neden ısınmaz bu vagonlar?
Şimdi adam ne diyordu?Birinci,ikinci mevkiler de böyle soğuk mu?Böyle tren değil,işkence yeri mi?Gidip bakmalı.Bir istasyonda inip birinci ve ikinci mevkilere geçtim.
Ne görsem beğenirsiniz !Sımsıcak.
"Hiç bir şeye gereğinden fazla bağlanmamayı o öğretti bana. Şimdi, anamın, karımın ya da çocuklarımın öldüklerini görsem, tevekkülle karşılarım."
Moliere, Tartuffe Oyunundan
Ben nereye adımı yazsam
nereyi göstersenı parmaklarımla
orası şapkalar yüklü bir vagondur,
nerede daralmış görsem bir adamı
akşamın güzelim buğusunda eli-ayağı tutulmuş
bir çiçeğe uzanırken utandığını görsem
işte iğrentim yayılıyor derim, işte sırtlanlar soluyor ellerimde kuşlar çoktan kapamışlar tarlalarını.
O zaman bir üzünç aralığında –herkes gibi– başlar korkum. Ey irin mutluluğu!
Ey durmayıp ağrıyan kemiği usumun!
Uğunursam beni hazdan delirten hayvanın ortasında
ben koşarken derelerde birikirse çocukluğum,
piçliğim birikirse sesimin o hıncahınç boşluğunda
coşkunun en sağlam atıyla geliyorum
sövgüm büyüyor, ağartıyor günümü.
TAN! Ölü bir kediyle saçlarımı taramanın vaktidir
sarı bir bilincin ötesini ellemek istemenin
bir üzünç aralığmdayız artık TAN!
savulun, çıplaklığım geliyor ardımdan.