“Sefil düzenbaz!” diye haykırıyordu. “Dur hele seni bir elime geçireyim! Şimdi anlıyorum içyüzünü. Yüzük’ü Sauron’a götürüp hepimizi satacaksın. Bizi en güç anımızda terk etmek için bekliyordun sırf. Sana da bütün buçukluklara da lanet olsun, ölümün karasına düşesiniz!” Sonra ayağı bir taşa takılarak yüzükoyun yere serildi. Bir süre sanki kendi laneti kendine işlemiş gibi yerde kıpırdamadan yattı; sonra birdenbire ağlamaya başladı. Ayağa kalktı, alnını oğuşturup gözyaşlarını sildi. “Neler dedim ben?” diye bağırdı. “Ne yaptım? Frodo, Frodo!” diye seslendi. “Geri gel! Bir cinnete düşmüştüm, ama artık geçti. Geri gel!” Cevap yoktu. Frodo onun seslenişlerini duymamıştı bile. Çoktan uzaklaşmış, bastığı yeri bile görmeden patikaya vurmuş, tepeye doğru koşturmaktaydı. Zihninde Boromir’in delirmiş hiddetli yüzü ve yanan gözleri canlaıyor, dehşet ve kederle zangır zangır titriyordu.
Akşamları ya kâğıt oynarız, ya şiirden bahsederiz. O yine Haşim'i tutturur. Ben kabul etmek istemem; o kızar. "Haşim, Haşim!" derken birdenbire karnı ağrımaya başlar. Oturduğu yerden "oturak" diye bağırarak dar atar kendini. Telaştan yüzü mosmor kesilmiştir. Karyolanın altından oturağı çeker; oturur üstüne. Yüzüne hemen bir sükûnet gelir. Rahatlar. Biraz evvelki karın ağrısını bir anda unutur. Gözleri, uzak bir noktada, dalgın, düşünür. Sonra bana döner; bütün fikirlerini özetleyen bir mısra mırıldanır; "Melâli anlamayan nesle âşina değiliz."
Reklam
Yüzü yüzüme mümkünmüş gibi daha çok yaklaştığında gözleri gözlerime hakimiyet kurdu. Bu hakimiyetten kurtulmak adına gözlerimi kapattım ve nefesimi tuttum. Yanağı yanağıma sürtünürken yeni çıkan sakallarını hissettim, tenim karıncalandı. Zihnim durdu. Vücudumdaki tüm fonksiyonlar duraksadı sanki. Neredeyse anın büyüsüne kapılmak üzereydim. Kokusu içime dolarken başım dönmeye başladı.
Sayfa 252
Kapı ne zaman açılsa, gözleri aydınlanıveriyor, sizin gireceğinizi sanıyor hep, sonra, gelenin siz olmadığını görünce, acılı bir anlatıma bürünüyor yüzü, soğuk bir tere batıyor, şakakları kızarıyor.
Sayfa 229 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Gerçek, ıstırap verici de olsa daha iyidir. Sanal olana sığınmak gerçeklikten bir kaçışı temsil ettiği oranda hayal kırıklığına dönüşür. Yarin gözleri, göz pınarlarında birikmiş yaşlar, harelenmiş yüzü, sesindeki titreme, gözlerde ve ruhta buğulanma, heyecanla atan bir çift kalp.. Bütün bunlar aşkı yüzyıllardır tanıdığımız işaretler ve insan olmanın özüne dair bir şeyi haber veriyor bize.. Bırakalım gerçek incitsin, bir yalan avutacağına..
Sayfa 359Kitabı okudu
" İnce Memed dediğin de dağ gibi uşak,beline bağlamış da demirden kuşak. O, yürürken yer sallanır, çiçekler açar sevincinden.Sular akmayı durdurur saygısından. Yüce göklerin kartalları divan durur karşısında. Ölü atlar dirilir yüzü suyu hürmetine, Kırklar Yediler onu meclislerine alırlar. Deryalar yüzünde Bozatının üstünde gezen ak sakallı Hızır onun yoldaşıdır . Şu mor dağların ötesinde İnce Memed şimdi, şu anda savaştadır. Bıyıkları çangal, çangaldır. İri ela gözlerinden kıvılcımlar saçar. O, yoksulun ekmeği, umarsızın umududur. Bu sümüklü de gözleri şaşı oğlandan İnce Memed olur mu ? İnce Memed dediğin de bir ulu aslan, odur yüce dağlara sultan. Kurdu kuşu karıncayı bile incitmez bir insanoğlu insan. "
Sayfa 577 - YKYKitabı okudu
Reklam
Toynakları kuru yapraklar kadar yüksüz hayvan, tuza yürü­yor. Gözleri aslında yüzü, güneş bir dağdan doğup diğerinden batıncaya kadar ışıkla sürmeli, ışığın içi derin bir boşluk, neye baksa kıpır kıpır, karanlık bir su gibi üzeri yaprak kaplı.
derin gözleri yaşlarla dolu yüzü, dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli
"Kendisiyle şahsi ve yakın münasebetim olan Mareşal Fevzi Çakmak, İkinci Dünya Harbi ortalarında bir gün beni Genel Kurmay dairesindeki odasında kabul ettiği zaman memleketin ruhi, ahlâki, idari, iktisadi felaketlerini dile getirmiş ve izahlarım karşısında fevkalade mütessir gördüğüm Paşaya şöyle demiştim: -Siz ordunun başındasınız Paşam! Niçin, o kadar derinden his ve tasdik buyurduğunuz felaketlere "dur!" demiyorsunuz? Niçin bu vaziyet karşısında orduda devlet ve cemiyete müdahale hakkını kabul etmiyorsunuz? Mareşal, daha evvel aramızda birkaç kere hafif tertip denenmiş olmasına rağmen hiçbir defa bu derece açığa vurulmamış olan bu ihtilal daveti karşısında, yüzü acı çizgilerle dolu, kara gözleri alabildiğine açık, bana dik dik bakımış ve hemen cevabını vermişti: - Ben yeniçeri değilim!
Necip Fazıl Kısakürek
Necip Fazıl Kısakürek
Yeniçeri
Yeniçeri
Gandalf, neredeyse seksen yıl önceki, Bilbo'nun Çıkın Çıkmazı'ndan yanma bir mendil dahi almadan çıkıp gittiği bir başka bahan düşünmekteydi. Saçları belki o günkünden daha beyaz; sakalı, kaşları daha uzun; yüzü endişe ve bilgelikle daha bir kırışmıştı, ama gözleri her zamanki kadar parlaktı ve piposunu hâlâ aynı keyifle içiyor, dumandan halkaları aynı kuvvet ve zevkle üflüyordu.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.