Ateşin ışığında Akhilleus'un gözleri parlaktı, titreşen gölgelerle çehresi keskin çizgilere bürünüyordu. Bu yüzü karanlıkta da, kılık değiştirmişken de tanırdım dedim kendi kendime. Deliliğin pençesindeyken bile tanırdım.
Oysa bebekler sadece bebekti. Bir köşede süslü püslü oturan, sıkıcı nesnelerdi. Yüzlerinde sürekli aynı ifadeyle öylece duruyorlardı. Gerçek insanlar sürekli gülümsemezdi. Bunlar saçları kırpılırken, kolları kırılırken, gözleri oyulurken de aynı ifadeyle sessizce gülümsemeye devam ediyordu. Biraz büyüdükten im.sonra bazı kadınların bunu gerçek hayatta da yaşadığını öğrendim ve ses çıkarmadan sürekli gülümseyen oyuncak bebeklerin bu trajedide suçortağı olduğuna karar verdim. Onlar küçük kızlara başlarına ne felaket gelirse gelsin susmayı ve gülümsemeyi öğretiyordu. İşte bu yüzden bebekleri hiç sevemedim.
Reklam
Ölmüşler hâlâ gözleri güneş arar. O kara toprağın altında ...
Eski çağ insanlarının pek çoğu, yüzleri doğu yönüne gelecek biçimde gömülmeyi ve böylece sabah doğan güneşin ilk ışıklarından yararlanmayı isterdi. Bir insana yapılacak en kötü davranış, ölünce onu yüzü batı yönüne gelecek biçimde gömmekti. Böylece zavallı, ışık aramak için batan güneşi izlemeye mahkûm edilmiş olurdu.
"Güzel olmaktan çok uzakti; hatta belki de sadece çirkindi." Velçaninov ilk defa onu gördügü zaman kadin yirmi sekiz yasindaydi. Yüzü güzel olmamakla beraber bazen hos bir canlilik aliyordu! Fakat gözleri çirkindi; bakisi da son derece sertti. Zayıftı. , Yeterli eğitim almamisti. Düşünceleri oldukça sağlam , fakat dardi. Tavirlari tasra sosyetesine ait birinin davranışlarındaydı; bununla beraber cok yetenekli bir kadindi; ince zevkliydi; özellikle çok iyi giyiniyordu. Dayanikliydi ve sözünü zorla kabul ettiren bir karakteri vardi; onunla yari yariya anlasmanin olanağı yoktu: "Ya hep, ya hiç" derdi. Zor işlerde insanın hayrete düsüren bir metanet ve enerji gösterirdi. Alçakgönüllüydü ama, ani zamanda da cok haksizlik ederdi. Onunla tartismanin olanagi yoktu; ona göre iki kere ikinin bir anlami yoktu. Asla hiçbir konuda haksiz oldugunu kabul etmezdi.
Ela gözleri keder, acı dolu... Onun gözlerinde kederle sevinç bir aradadır. Bir tuhaftır yüzü. Dünyada hiçbir yüz onun yüzü gibi sıcak değildir. Hiçbir göz onun gözü gibi insana candan yürekten, okşayarak, insanı sevgi ışığına sararak bakamaz.
Sadece çöl şairlerinin türküsünü yakalayabileceği türden bir dilber: Onu görseler, yüzü güneş, saçları kuytu gölgeler, gözleri serin su pınarları, bedeni ince, uzun bir hurma ağacı, gülümseyişi bir serap, derlerdi.
Sayfa 190Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.