Harika bir kitabın incelemesi ile karşınızdayım. Kitap, benim için belki de bu senenin en iyi kitabı olacak, çünkü okumadıklarımın önüne geçecek kadar iyi bir kitap okuduğumu düşünüyorum (üşenmemişim 172 alıntı paylaşmışım :D). Öncelikle biraz yazardan bahsedeyim. Yazarımız bir hukukçu ve araştırmacı-gazeteci. Bu kitabında Antik Uygarlıklardan
Bir süredir inceleme yazmıyordum. Bunun sosyal, siyasal ve ekonomik sebeplerine girmeden önce inceleme yazmak isteyen fakat eli bir türlü kaleme gitmeyen birini düşledim. Kitap okuma ve inceleme amacıyla bir araya gelen bir toplulukta neden eskisi kadar inceleme yazılmadığını, içerikten görselliğe doğru gidişi ve rüzgârın nereden estiğini anlamaya
İhsan Oktay Onar'ın bu muhteşem kitabında tek eksik olan bir sözlük. Bu kitap kelime dağarcığınızı geliştiriyor...
İhsan bey'in bu kadar kelimeyi nasıl öğrendiğini merak ediyorum doğrusu. Bir elimde kitap, Bir elimde tablet. Tableti sözlük olarak kullanıyorum. Şu an itibari ile 10 sayfalık bir sözlüğüm oldu. Bu sebeple bu kitabı bitirmek öyle
“Felsefe, bizi başkası için değil kendimiz için,
güçlü görünmek için değil, güçlü olmak için
yetiştirir” (
Montaigne).
Kendimi bildim bileli inişli çıkışlı da olsa sürekli okuyan biriyim. Bu okuma serüvenimde ister hikâye, ister roman, tiyatro, sanat eseri ve düşünce kitabı okuyayım, öğrendiğim en önemli konulardan biri de hemen hepsinin arka
“Aynıdır acıları yaşamakla onları beklemek.” -Koro (sayfa 37)
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca Trakhisli Kadınlar incelemesinden ibaret değildir. Sophokles'in yaşamı, eserleri, hayatı, düşünce dünyası ve edebiyat dünyasına katkıları gibi pek çok konunun yanı sıra, eserin yazıldığı dönem, anlatılan öykünün bilinmeyen detayları, karakterlerin
Tam olarak nasılım, ne hissediyorum ya da ne istiyorum bilmiyorum. Her gece balkonda oturuyor kulaklığımı takıp müzik dinliyorum. Canım yanıyor ve müzik yarama merhemken diğer yandan da yarama tuz oluyor. Yüzüme ay ışığı vuruyor...Evet evet şuan yalnız değilim. Yüzüme ışığını vuran ay ve ben varız artık. Kalbim eskisi kadar acımasada bir şeyler içimden kopacakmış gibi hissediyorum. Gönlüm cenaze evinden farksız. Yas tutar gibiyim. Peki neye? Benden giden sana mı? Yoksa içimden söküp atamadığım bu aşka mı?
Dedim ya nasılım bilmiyorum... Kendimi yalnızlaştırıyorum. Koparıyorum herkesten kendimi. Kitaplara, müziklere, filmlere birde senden bana emanet kalan yalnızlığa bırakıyorum kendimi... Bu kadar yorgunken güçlü görünmek tüketiyor beni. Sendeliyorum, sarsılıyorum... ama dik durmaya çalışıyorum. Bu güç bana seni getirmeyecek belki de... ama beni kendime getireceğini biliyorum.
H.G