Seyran gittikçe güzelleştiğinin de farkındaydı. İnsan, hangi insan olursa olsun, yaşamı değişir, günü sevinç içinde başlar, sevinç içinde sürer giderse güzelleşir.
Dünyam, bıçakla ikiye bölünmüş gibiydi. Bir değil de iki cinsle karşı karşıyaydım, ne birine ne ötekine sahip olabiliyordum, insan vücudu uzmanları ikisine de 'kadın' derler mutlaka ama duyularımın prizmasından geçip bana göründüklerinde aralarında dağlar kadar fark olduğu ortaya çıkıyordu. Bütün bunlar şimdi akılla vardığım sonuçlar. Yirmi yaşlarımla otuz yaşlarımın başında içimi yakan bu tutkuları açık seçik olarak anlayabilmiş değildim. Bedenim ısrarla arzuladığı şeyin ne olduğunu gayet iyi bilirken, aklım bedenimin bütün yalvarmalarına kulak tıkıyordu. Bir bakmışsınız utanç ve korku içindeyim, bir bakmışsınız gözü kara bir iyimserlik içinde...