Yaşamak ne sahi? Aktığını bilmeyen bir ırmak gibi etrafındaki her şeyi yeşertmek ama kendinin sadece akıp gitmek halinden ibaret olması mı? Saadetli günlerin aile albümünde dondurulmuş parçaları mı?..
İpi kopmuş bir tesbih gibi ortalığa döküldü o gün Muallâ, birden bire hakiki yaşına da geçti. Gülüşü artık bir rüzgârın içinden geçmedi, kendi darağacında sallandı da ölmedi, kalktı çörek yaptı.
"Fark edişler, başkaldırışlar, nokta koyuşların hâkim olduğu Gülnaz Eliaçık Yıldız’ın Bir Talanın Sevinci Adlı kitabı 18 öyküden oluşuyor. Şule Yayınları imzasıyla çıkan kitabın kapağında bulunan ters ağaç simgesiyle öykülerde daha başlamadan alt üst olacağının mesajını alıyor okur. Kitapta sesi kaçan insanların sesinde, düşü kaçan insanların düşüncelerinde buluyoruz kendimizi. Gülnaz Eliaçık Yıldız eserinde, çok fazla biz gibi bir o kadar da bizden uzak gibi bir duygu seli yaşatıyor diyebilirim.
İlk öyküsü “Kursaktaki Heves” ile yatalak bir hastanın dili oluyor. Kahraman bakış açısıyla örümcek metaforu üzerinden yaşamı algılayıp kıyaslara sürüklüyor yazar. Öykü bütününde antropomorfizm (insan biçimcilik) bir atmosferin var olduğunu söylemek mümkün. Düşünce tarihinin en sık sorulan sorularından biri insanın hayvanı nerede konumlandırdığı ve nasıl ilişkilendirdiğidir. Bilinçaltı sembolik dilinde örümcek anne ile özdeştirilir. Psikanalatik açıdan bakıldığında hasta bakıcıya muhtaç olan öykü kahramanının örümcekle özdeşleşmiş anlatısı annesinin bakımını arzulayan bireyi temsil ediyor diyebiliriz. "...
edebiyatdaima.com/merve-yurtsever...
KADINA ŞİDDETE HAYIR!
Merhabalar sevgili kitap severler.
Bugünkü yazıma belki de bu coğrafyadaki bir çok kişinin içinden geçen bir cümleyle başladım. Zira bugünkü kitabımız tam da bu konu ile ilgili.
#osmanakdere #çırpınankadın
Urfa’dan İstanbul’a uzanan Gülnaz’ın yolculuğunu okuyoruz.
Gülnaz Urfa’da ağa gelinidir. Kocası olacak adam on bir
#çırpınankadın
Yaşadıkları acılara rağmen intikamı için başka kadınlar için dimdik kalan mücadele eden adalet isteyen bir kadının hikayesi .
Gülnaz genç yaşında annesini kaybeder daha sonra da Ayaz ile evlenir. Kocası küçük bir çocuğu istismar edip öldürünce hapse girer.Kayınpederi ise Gülnaz'a göz koyar , Gülnaz'ın ona karşı koymasıyla Rahmi Ağa kocası hapisteyken başkalarıyla görüşüyor diye Gülnaz'ın dedikodusunu yayar ve ölüm emri verir. Bu görev ise, küçüktür çok hapis yatmaz diye küçük oğlu Bedran'a verilir.
İstanbul'a kaçan Gülnaz'ın peşine düşer Bedran. Ama onu bulduğunda öldüremez. Babasının ona iftira attığını anlar ve onunla birlik olur. Gülnaz ile tuttuğu ev Rahmi Ağa'nın azgın emellerinden onun vahşetinden kaçanların sığınağı olur. Gülnaz, Çeman, Ester, Narin...
Adaletin sağlanamadığı yerde Gülnaz adalet olur. Yardıma muhtaç durumdakilerin hiçbir çıkar gözetmeksizin acılı kalplerine dokunur onların umudu gizli kurtarıcısı olur.
Kadına şiddet, daha oyun çağında iken çocukların gelin olması, istismar, adaletsizlik hepsi bizim kanayan yaramız. Bu acı gerçekleri Gülnaz'ın hayatına tanık olarak okuyoruz.
Gülnaz'ın, diğer kadınların yaşadıklarını okurken kahroldum ve malesef ki bu okuduklarım bir kurgudan ibaret değil hala memleketin bir köşesinde bunları yaşayan kadınlar var. Hepimizin dileği bu yaşananların değişmesi
Yazarımızın kalemine sağlık
Osman Akdere// Çırpınan Kadın
__ Kadın cinayetleri, tâciz, tecavüz... mağdurları tabii ki kadınlar...Çocuk yaşta evlendirilen, kadının namusu, erkeğin elinin kiri toplumsal normuyla yetiştirilen sözde erkekler, kadının adının bile olmadığı, insan yerine bile konulmadığı bir coğrafyanın kadınlarının, bitmeyen çilesi... Ama bir kadın var ki bu
SELAMM KİTAPDOSTLARIM
Ancak, dünyanın birçok ülkesinde ve Türkiye'de biz kadınlar değişik biçimlerde şiddete uğruyoruz. Kadınların eğitiminden yoksun bırakılarak eve mahkum edildiği, yasal ve geleneksel çalışma yaşamında binbir haksızlık ve ayrımcılıkla karşılaştığı toplumun en fakir kısmını oluşturduğu ve kendi kaderine terk edildiği