Bu tartışmalar sırasında gözüm bir an ufka dalıp gitti. Güneş yine denize dalan kızıl bir daire gibi batıyordu, ufuk çizgisi kırmızıdan mora kadar değişen yürek burkucu bin bir renk yansıtmaktaydı. Martılar, sakin ve huzurlu bir tatil adasını akla getirecek biçimde gökyüzünde süzülüp duruyordu. Ada eski günlerindeki gibiydi, hiçbir şey değişmemişti sanki; değişen bizdik.