"Acısını parçalara bölmeye başlayınca gitgide sakinleşti. Ancak yine en derin ıstırabın verebileceği feci bir soğukkanlılıkla parçaladı acısını. Yazgısıyla böylesine yapayalnız mıydı? Binlerce insanın aynı yazgıyı paylaştığını, yaşamında meydana gelen şeylerin her gün yaşanan bir trajedi olduğunu biliyordu ama yine de daha önce kimsenin bu acıyı böylesine keskin hissetmediği duygusuna kapılıyordu."
Güneşin battığı, aydınlığın açık kırmızıdan gölgeli kan kırmızısına döndüğü ve her şeyi gün ışığı canlıymış da ölmek üzereymiş gibi değişip koyulaştığı zaman, çukurlarda gizemli ve heyecan verici anlar başlardı çünkü. Esinti bile, açıkça söyleyemediği şeyler varmış gibi fısıltıyla şakalaşırdı.
Gözlerinde ne var? Durmadan açıp kapıyorsun?
— Bu ışığa bir türlü alışamıyorum da ondan. Gün ışığı benim için çok güçlü, karanlığa alışkın gözlerimi yaralıyor.
.