Güneş'in dünyaya nasıl doğduğunu bir düşün! Allah (celle celâlüh) bu nizamı nasıl da düzenli yapmıştır! Eğer Güneş hep aynı yerde doğsaydı, o zaman Güneş'in ışınları sadece aynı bölgelere ulaşır, dünyanın diğer yerleri bu ışığı almaz, dağlar ve tepeler bu durumda Güneş'in ışığını engellerdi. Oysa Allah (celle celâlüh) Güneş'i günün başlangıcında doğudan doğurmuş, sonrasında da batıya doğru kaydırarak ışığı diğer bölgeler için aydınlatıcı kılmıştır. Bu şekilde Güneş'in ışığını almayan hiçbir bölge kalmamış olur.
Sonra gece ve gündüzün süresine bak! Allah (celle celâlüh) gece ve gündüzün vaktini âlemin salahı için nasıl da ayarlamıştır! Eğer gece ve gündüz takdir edilen süreyi aşmış olsaydı, o zaman yeryüzündeki hayvanlar ve nebâtat zarar görmüş olurdu. Hayvanlara vereceği zarara gelince: Gün ışığı sürekli olmuş olsaydı, hayvanlar dinlenemez, yırtıcı hayvanlardan kaçıp kurtulamaz, kendilerini koruyamaz ve netice olarak helâk olurlardı.
Bir Yazarın söyleşin de Sezai Karakoç un ,devrin Yunus Emre si demiştim. O da "Hayır devrin Mevlana sıdır diye belirtmişti..
Evet Sezai Karakoç benim için ruh devrimcisidir. Ruhun keşfi için önder niteliğindedir.
Modern şiirin diliyle şiirlerini yazmıştır. Modern sanat genel anlamda soyutlamaya dayanır. Ona göre şair, şiiri soyutlamada bırakırsa eksik bırakmış olur, tamamlanması için şairin tekrar somutlaştırması yani soyutlaştırdığı şeyi tekrar yeni bir bağlama oturtması gerekir. Bunu da Diriliş kavramına bağlamıştır.
Dostu Cemal Süreya, ona, oluşturduğu mistik şiir tarzından ötürü "Sezo" demiştir.
Ben şiirlerinden ziyade makale ve denemelerinin bulunduğu ,
Makamda
insanlığın dirilişi
Diriliş Neslinin Amentüsü
Fizikötese açısından ufuklar ve daha ötesi Diriliş şoku
Fizikötesi açısından ufuklar ve daha ötesi doğum ışığı
Fizikötesi açısından ufuklar ve daha ötesi perde devrildi an ,kitaplarını okudum.
Beni bu kitaplara çeken belkide astronomi ve fizikle ilgili olmamdır. Çünkü bazı fiziğin açıklayamadığı konularda METAFİZİK devreye girer.Bir nevi Ustad da fizikcidir.
Kendisine layık görülen ödülleri almamıştır.
Bir gün kitap fuarın da Diriliş yayın standına gitmiştim ve kitaplarının neden bu kadar sade olduğunu sormuştum .Görevli ,"Yazarımız herkesin istifade edebilmesi için uygun fiyatın olması için bu basımı uygun gördüğünü "söylemişti.⚘️
Alıntı ;
Oysa sen bu dünyada tutsaklığı değil , özgürlüğünü belgelemek için bulunmaktasın.
.
Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta, bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye, Nerdesin?
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Bütün bu bekleyişimi ve öldüğümü unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlıyacağım.
Tanrı'ya erkek ve dişi canlılar yaratma ve onları birleştirme düşüncesini kim vermiş olabilir ki? Önce erkeği yaratıp, sonra ona kadını veriyor. Kadının göğsünde iki meme ucu var bacaklarının arasında da küçük bir dar boğaz. Oraya küçük bir damla insan tohumundan koyun, işte şöyle kocaman bir beden çıkacaktır oradan; bu garibim küçük damla et, kan, kemikler, sinirler ve deriye dönüşecektir. Eyüb bunu onuncu bölümde çok güzel dile getirdi: "Beni süt gibi sağıp peynir gibi mayalamadınız mı?" Tanrı'nın bütün yapıtlarında matrak bir şey var. İnsanların dünyaya gelmesi konusunda benim fikrimi sormuş olsaydı, ona verimli bir toprak parçasıyla yetinmesini öğütlerdim. Ve ona güneşi bir lamba gibi dünyanın tam ortasına koymasını söylerdim. Böylece hep gün ışığı olurdu.
MARTIN LUTHER