19.11.2018
Felaketim olmuştu gidişin, bugün o felaketten artakalan yarımla yaşıyorum. Gözlerin aklımdan bir an bile çıkmıyor. Sol yanımdaki ateş hiç sönmedi, her geçen gün biraz daha canlanıyor gülüm.Gittiğinden beri nefes alışım düzensiz, bakışlarım mat ve donuk, hayata olan hırsımı her geçen gün biraz daha yitiriyorum. Gelecekmişsin gibi yaşamak, her gün
salihkara34Kitabı okuyacak
Şimdi gökyüzünde, alçakta ayı gördü. Ay oradaydı, peki ay işığının kaynağı neydi? Güneşti elbette. Peki güneşi yakan neydi? Kendi ateşi. Ve güneş günbegün ortaya çıkar, yanarak, yanarak. Güneş ve zaman. Güneş ve zaman ve yanmak. Yanmak. Nehir Montag'ı sarsarak, hafif hafif sürüklüyordu. Yanmak. Güneş ve yeryüzündeki tüm saatler. Montag'ın zihninde hepsi bir araya gelip tek bir şey oluşturdu. Montag karada uzun süre, nehirde de kısa süre salındıktan sonra, neden hayatı boyunca bir daha asla hiçbir şey yakmaması gerektiğini biliyordu. Güneş her gün yakıyordu. Zaman'ı yakıyordu. Dünya hızla çember çiziyor ve kendi ekseni etrafında dönüyordu, zaman da Montag'dan yardım almadan seneleri ve insanları yakıyordu zaten. Yani Montag itfaiyecilerle birlikte nesneleri yakarsa, güneş de Zaman'ı yakarsa, bu her şeyin yanması anlamına gelirdi! Onlardan birinin yakmayı kesmesi gerekiyordu.
Sayfa 167Kitabı okudu
Reklam
En mutlu insanı olmalıydım dünyanın, Oysa en umutsuzuyum... Acele etmeliydim, onun kentine, Trablus'a varmak için Oysa yelkenlere tek bir rüzgar soluğu değmesin diye dua ederken yakalıyorum kendimi. Şu anda bir cin çıksaydı dalgalardan ve deseydi ki: "Dile benden, Jaufre, ne dilersen, yerine gelecektir dilediğin!", bilmiyorum ne isterdim. O lekesiz kadını görmek mi istiyorum önümde, ve onun da beni görmesini mi? Uzaktan aşkımın türküsünü söylemeyi yeğleyecek miyim yoksa, gözlerim yakından seyrettiğinde onu, gözleyebildiğimde kirpiklerinin her hareketini, dudaklarının her kıvrılışını, her iç çekişini? Hiçbir zaman çıkmamalıydım ben bu yolculuğa. Uzaktan göğün ışığıdır güneş, ama yaklaşınca bir cehennem ateşidir! Bırakmalıydım, uzak aydınlığıyla uzun süre, uzun süre sallasın beşiğimi, buralara gelip yanmak yerine! Adem'dim ben ve uzaklık, yeryüzü cennetimdi benim Ne gereği vardı ağaca doğru yürümenin? Ne gereği vardı elimi meyvaya doğru uzatmanın? Ne gereği vardı o akkor yıldıza yaklaşmanın?
Leyla
Anne'nin kaybını hissetmek, gerçekten hissetmek güçtü.Varlıklarını Leyla'nın zaten hiçbir zaman tam anlamıyla algılayamadığı insanların acısına gömülmek, ölümlerine yanmak zordu. Ahmet'le Nur yalnızca bir bilgiydi Leyla için. Bir masaldaki kahramanlar gibi. Tarih kitabındaki krallar.
Sayfa 128Kitabı okudu
Peki güneşi yakan neydi? Kendi ateşi. Ve güneş günbegün ortaya çıkar, yanarak, yanarak. Güneş ve zaman. Güneş ve zaman ve yanmak. Yanmak.
_Kanatsız uçmaya kalkışma! _Ham, pişkinin halinden anlamaz; öyle ise söz kısa kesilmelidir vesselâm. _O, kırmızı güldür, sen ona kan deme. O, akıl sarhoşudur, sen ona deli adı takma! _Hakiki olan vaadleri gönül kabul eder; içten gelmeyen vaadler ise insanı ıstıraba sokar. Kerem ehlinin vaadleri görünen hazinedir; ehil olmayanların vaadleri ise
Reklam
134 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.