Hatice Güney

Bazen biraz hastalanıyoruz, başımız ağırıyor veya midemize kramp giriyor. Kızkardeşlerimiz hastalanınca hepimiz hasta hissediyoruz ve iyileşmek için birlikte çaba harcıyoruz. Hastalanan kardeşlerimiz yatağa uzanıyor, saçlarını tarıyoruz, kral'ın getirdiği, karton kutular ve patpatlı naylonlar içine konmuş küçük, beyaz haplardan yutturuyoruz ona. Kızkardeşimiz daha iyi hissedince seviniyoruz. Bak ne yaptık, diyoruz birbirimize. Bak seni nasıl iyileştirdik.
Reklam
Öte yandan kudemâ, bazı kelimeleri kullanırken "Şahs-ı manevisi vardır." derdi. Örnek olarak devleti ele alalım; "Devletin şahs-ı manevisi vardır." derken ne kastedilir? Şahs kelimesi nin kişi anlamına geldiğini söyleyebiliriz, manevi ise anlama ilişkin demektir, yani anlamsal; ancak anlam iç-duyularda oluştuğu için vicdanla da ilişkilidir. Öyleyse "Bazı kelimelerin, anlamsal kişiliki vardır." demek hem o kelimenin anlamına hem de değerine atıfta bulunur; kelimenin anlam-değer içerikli olduğunu vurgular. Kelimelerin kavramsal kişilikleri, insanların yapıp etmelerini belirleyen en önemli etmendir. Peygamber bir kişi olarak aramızda yok, ama peygamberlik kavramının şahs-ı manevîsi aramızdadır; bayrak maddi açıdan bir bez parçasıdır, ama şahs-ı manevîsi anlam değer dünyamızda tecessüm eder. Bu durumu günlük dilimizde sıkça kullandığımız kavramlara teşmil edebiliriz. Bundan dolayıdır ki, bir milletin, bir kültürün içinin boşaltılması o millet nezdinde şahs-ı manevisi olan kavramlarla oynanılmasıyla başlar. Bir kültürün anlam-değer dünyasını, kişi ister farkında olsun ister olmasın, inanç (din) veya dinleştirilmiş düşünce (ideoloji) belirler. Bu nedenledir ki kişinin maneviyatından yani anlam-değer dünyasından, anlamlılığından bahsedilir; maneviyatı bozuk olmak üzerine konuşulur; bir kültürün şahs-ı manevisi bulunan kavramlarına uygun davranmayan kişilere vicdansız denilir.
Olan oldu, ama ne olduğunu hatırlamıyorum Dolayısıyla hayır düşün ve bir şey sorma! 28

Reader Follow Recommendations

See All
Peygamberliğin mümkün olduğunun delili var olmasıdır. Var olmasının delili ise, tıp ve astronomi ilimleri gibi yeryüzünde akıl yoluyla ulaşılması düşünülmeyen bilgilerin varlığıdır. Bu bilgileri inceleyen kişi, bunların ancak ilâhî bir ilhamla veya Allah'ın yardımıyla idrak edilebileceğini yoksa tecrübeyle bunlara ulaşılamayacağını zorunlu olarak bilir.Nitekim bazı astronomik olaylar ancak her bin yılda bir gerçekleşir. Dolayısıyla bunların tecrübeyle elde edilmesi nasıl mümkün olabilir?
Bir sözü, her ne zaman insanların hakkında iyi düşündüğü bir kimseye nispet etsen, yanlış da olsa o sözü kabul ederler. Eğer onu insanların kötü bildikleri birine nispet etsen, doğru bile olsa reddederler.
Reklam
Reklam