Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Birisinin size âşık olduğunu duyduğunuzda içiniz bir hoş oluyor ya da tam tersi siz birisine karşı olumlu hissiyatınızı iletme ye çalışırken "âşığım" dediğinizde bunun priminden faydalanmak istiyorsunuz. Bu nedenle her ne kadar ilişkiler için yatırdığımız duygusal enerji ve yakın olma isteğimiz, onların hoşlanma, arkadaşlık, dostluk, sevgililik, aşk, tutkulu aşk vs gibi değişik adlar altında sınıflandırılmalarına yol açsa da genellikle her tür olumlu duygusal yaşantı "aşk" diye ifade ediliyor. Hele günümüzde, tüm sınıflandırmalar, kesin tanımlamalar, şablonlar kalktığı, bireysel değişkenler çok öne çıktığı için artık ilişki tanımlarındaki bu farklılıklar da anlamını yitirmiş, bunların modası geçmiş görünüyor. Herkes herkese "sevgilim", "aşkım" diye hitap edebiliyor, kim kimin tam olarak nesi oluyor, çok zaman net bilemiyoruz
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Kapitalist öncesi toplumlarda mal alışverişleri ya doğrudan zorla, ya gelenek aracılığıyla ya da arkadaşlık, sevgi gibi kişisel bağlarla gerçekleşmekteydi. Kapitalizmde ise belirleyici öğe pazardaki alışveriştir. Her birey pazar koşullarında almak istediği bir şeyi alabilmek için satacağı malı zor ya da hile kullanmadan değiştokuş etmelidir. Dürüstlük ahlakı Altın Kural ahlakıyla çatışır. "Başkalarına sana davranılmasını istediğin gibi davran" genel kuralı, "Başkalarıyla yaptığın alışverişte dürüst ol" kuralıyla karıştırilabilir. Aslında bu sözün çıkış noktası İncil'deki "Komşunu olduğu gibi sev," sözüdür. Buradaki "komşunu sev" sözünün anlamı, komşuna karşı sorumlu ol ve onunla bir ol, demektir. Buna karşı dürüstlük ahlakı sorumlu hissetmemeyi, uzak ve ayrı olmayı önerir. Anlamı şudur "Komşunun haklarına saygılı ol ancak onu sevme." Altın Kuralın günümüzde en çok rastlanan dinsel kural olması şaşırtıcı değildir; dürüstlük ahlakına uygun olarak yorumlanabilen herkesin anlayıp uygulamaya istekli olduğu dinsel bir kuraldır. Ancak sevginin uygulanması için dürüstlük ve sevgi arasında ayrım yapılmalıdır.
Sayfa 147
Reklam
“Eğer bir çocuk, sürekli eleştirilmişse kınama ve ayıplamayı öğrenir.Eğer bir çocuk, alay edilip aşağılanmışsa , sıkılıp utanmayı öğrenir.Eğer bir çocuk, hoşgörü ile büyütülmüşse sabırlı olmayı öğrenir.Eğer bir çocuk desteklenip yüreklendirilmişse,kendine güven duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk ,hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse ,adil olmayı öğrenir.Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.” demiş Dorothy Nolte.
176 syf.
·
Puan vermedi
"Gılgamış Destanı", dünyanın en eski edebi eserlerinden biri olarak kabul edilen ve Mezopotamya kültüründe büyük bir öneme sahip olan bir destandır. Yaklaşık 4.000 yıl öncesine dayanan bu destan, Sümerler tarafından yazılmış olup zamanla Babil ve Asur kültürlerinde de benimsenmiştir. Destan, Uruk kralı Gılgamış'ın maceralarını ve arayışlarını konu alırken, aynı zamanda insanlık tarihindeki temel soruları ve değerleri ele almaktadır. "Gılgamış Destanı", kahraman Gılgamış'ın ölümsüzlüğü arayışını ve en yakın arkadaşı Enkidu'nun ölümüyle başlayan içsel bir yolculuğunu anlatır. Gılgamış, ölüm korkusunu ve ölümsüzlüğü arayışını sorgularken, insanın doğası, yaşamın anlamı, arkadaşlık, bilgelik, güç ve adalet gibi evrensel konuları da ele alır. Destanın dili ve anlatımı, döneminin özelliklerine uygun olarak mitolojik ve epik bir nitelik taşır. İnançlar, tanrılar ve sembollerle dolu olan destan, Mezopotamya kültürünün zenginliğini ve insanın evrenle olan ilişkisini gösterir. "Gılgamış Destanı", insanlığın ortak kültürel miraslarından biri olup, edebiyat tarihindeki önemli bir yerini korur. İçerdiği evrensel temalar ve derin anlamlar sayesinde günümüzde bile okuyuculara ilham vermeye devam etmektedir.
Gılgamış Destanı
Gılgamış DestanıAnonim · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20215,1bin okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Buraya gelmemin bir sebebi var. Diğerlerinin en ufak fikri bile yok. Geçmişi sonsuza dek kapatmanın zamanı geldi. Kesin olan bir şey var: bu adadan herkes canlı ayrılmayacak." Annabel, Esther, Tanya ve Chole çocukluk arkadaşı olan bir gruptur. Zamanla bu samimi arkadaşlık evlilikleri ve işlerinin yoğunluğu nedeniyle sıkça görüşememelerine sebep olsa da bağları hiç kopmamıştır. Okuldan arkadaşları Poppy'nin bekarlığa veda partisi için gelen davet ise hepsini şaşırtmıştır. Çünkü onunla iyi bir ilişkileri olmamıştır fakat üç günlük parti onlar için bulunmaz bir tatil fırsatı olduğundan bu davete balıklama atlarlar.Ölü Adam Koyu olarak bilinen adaya birinci sınıf uçuş, muhteşem odalar ve doğa... Üç gün boyunca eğlenip, dinleneceklerini düşünürken o koyda onları asla tahmin etmeyecekleri şeyler beklemektedir. . Kitap benim için çok keyifli ve heyecanlı bir yolculuktu. Her şey normalmiş gibi başladı. Kahkahalar, eğlenceli vakit geçirmeler.Ama ne zaman geçmişten konuşmaya başladılar,kitap benim için daha da heyecanlı oldu. Tatilleri kâbusa dönen bu dört kadın günümüzde başarılı, kariyer sahibi ya da evli olsa da geçmişte gerçekten çok kötü şeyler yapmışlar. Güya samimi arkadaşlar ama birbirlerinden sakladıkları sırlar, ihanetler derken hikaye asla tahmin edemeyeceğimiz şekilde bir hesaplaşmaya dönüyor. Poppy geçmişin intikamını fena bir şekilde almak istese de o sonda öğrendiğim şeyle şok oldum. Kitabı severek okudum. Gerilim okumayı sevenlere kesinlikle tavsiyemdir
O Başlattı
O BaşlattıSian Gilbert · Artemis · 202431 okunma
255 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Kitabı okurken Kartal Tibet, Filiz Akın, Aytaç Arman, Suzan Avcı eşleştirmeriyle okudum. Filmde "Hala" karakteri olmadığı için onu da hayalimde Nedret Güvenç ile eşleştirdim. :) Yeşilçam filminde Perran ve Oğuz'un ilişkisi daha üstü kapalı bir şekilde, daha masumane bir arkadaşlık şeklinde yansıtılmış. Kitaptaki pahalı yüzük hediyesi, geceleri "paviyon"da eğlenmeler, arabada romantik uyumalar, yerli yersiz el ele tutuşmalar, başı omza yaslamalar, "hayatım, bir tanem, biriciğim" hitapları ve aklıma şu anda gelmeyen çeşitli flört hareketleri filme yansımamış. Kitapla filmin arasında, duygu aktarımı ile alakalı bir çok fark var. Bazı yerlerde konu farklılıkları da var tabi. Ama ikisi de hoş yine de. Günümüzde televizyon dizisinde karşımıza çıksa, çok eleştiri alabilecek bir konusu var yani. "Toplumsal ve kültürel değerler ve Türk aile yapısına uygun değil" diyerek Rtük'ten ceza bile yiyebileceğini düşünüyorum. :) Buna rağmen hoş bir kitap. Yeşilçam havasında akıp gidiyor. Bir de okurken, Erol Büyükburç'tan Zambaklar Açarken şarkısını fon müzik yaparsanız on numara olur. :)
Zambaklar Açarken
Zambaklar AçarkenKerime Nadir · İnkılap ve Aka Basımevi · 197695 okunma
Reklam
Yüksükotunun Latince adı Digitalis'tir. "Dijital" sözcüğü Latince digitus, yani parmak sözcüğüne işaret eder, parmak da sayı saymaya. Dijital kültür, insanları küçültüp birer parmak-varlık haline getirdi. Dijital kültür sayı sayan parmağa dayanır. Ama tarih anlatıdır. O saymaz. Saymak tarih sonrası [posthistorische] bir kategoridir. Ne tweetler, ne de enformasyon toplanıp bir hikaye oluştururlar. Timeline da bir hayat hikayesi anlatmaz, bir biyografi değildir. Toplamsaldır [additiv], öyküleyici değildir. Dijital insan sürekli sayma ve hesaplamak için parmaklannı kullanır. Dijital dünya sayıyı ve saymayı mutlaklaştırır. Facebook arkadaşları da her şeyden önce birer sayıdır. Ama arkadaşlık gerçekte bir hikayedir. Dijital dünya toplamsal olanı [Additive] , saymayı ve sayılabilir olanı bütünleştirir/totalleştirir. Hatta eğilimler bile like biçiminde sayılır. Öyküleyici olan, yoğun bir şekilde anlamını yitirir. Saymak her şeyi karşılaştırılabilir hale getiriyor. Performans ve yeterlilik sayılabilir şeylerdir. Günümüzde sayılabilir olmayan artık varlığını [Sein] sürdüremiyor. Ama Varlık öyküleyicidir, anlatıdır, sayı değildir. Sayıda hikaye ve anımsama demek olan dil eksiktir.
88 syf.
·
Puan vermedi
Tüm kitapsever dostlarıma mutlu akşamlar kitaplarla güzelleşen vakitler diliyorum. Ekran bağımlılığının hem çocuklarda hem de yetişkinlerde çok arttığı günümüzde güzel düşünülüp, başarılı bir şekilde kurgulanmış, resimleri, farklı yazı stilleri ve akıcı anlatımı ile kitaba dönüşmüş güzel bir çocuk kitabının paylaşımı ile sizlerleyim. Bir
Sanoc
SanocMehmet Teber · Çok Çocuk Kitap · 202330 okunma
220 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
25 saatte okudu
Abdurrahman Yücesoy / Maktul 2419 Hayatın gerçekleriyle yüzleşmeye hazır mısınız? Distopik bir evrende bilim kurgu esintileri yaşattığı gibi felsefi yönüyle de düşüncelere itecek bir kitap. Arkadaşlık, vicdan ve fedakarlık çok güzel işlenmiş. Bir yandan güçlü olanın güçsüzü ezme çabasını, çıkar savaşlarını ve insanların birbirlerine karşı olan
Maktul 2419
Maktul 2419Abdurrahman Yücesoy · Esinti Yayınları · 20249 okunma
193 syf.
·
Puan vermedi
𝐠𝐚𝐢𝐥𝐞” 𝐬𝐨̈𝐳𝐜𝐮̈𝐠̆𝐮̈𝐧𝐮̈𝐧 𝐝𝐢𝐥𝐢𝐦𝐢𝐳𝐞 𝐀𝐫𝐚𝐩𝐜̧𝐚𝐝𝐚𝐧 𝐠𝐞𝐜̧𝐭𝐢𝐠̆𝐢𝐧𝐢 𝐯𝐞 𝐚𝐧𝐥𝐚𝐦ı𝐧ı𝐧 𝐝𝐚 𝐬ı𝐤ı𝐧𝐭ı, 𝐝𝐞𝐫𝐭, 𝐤𝐞𝐝𝐞𝐫 𝐯𝐞 𝐮̈𝐳𝐮̈𝐧𝐭𝐮̈ 𝐨𝐥𝐝𝐮𝐠̆𝐮𝐧𝐮 𝐡𝐚𝐭ı𝐫𝐥𝐚𝐭𝐦𝐚𝐤 𝐢𝐬𝐭𝐞𝐫𝐢𝐦. Aslında çoğumuzun sıklıkla mücadele ettiği bir kavramdır bu gaile! Ama nedense adı hiçbirimizin aklına bir türlü gelmez…” “Peki, ben bu kitabı neden okumalıyım? Bana ne gaile sözcüğünden de onun kellime anlamından da?” diye pek âlâ düşünebilirsiniz. Bu kitabı okumak; belki hayatınızı baştan aşağı değiştiremeyecek olsa da yaşantınıza artık bambaşka bir gözlükten ve gerçekten anlamlı bir pencereden bakmanızı sağlayacağını iddia ediyoruz! Biz kim miyiz? Gailesizler işte… Hayatı olduğu gibi yaşayan sır sahipleri ve diğer bir deyişle kaderin işaretlerini takip edenleriz. “Aramıza hoş geldiniz ve bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Lütfen işaretleri ısrarla takip ediniz!” Her defasında olayı anladığınızı sanıyorsunuz ama sadece sanıyorsunuz… işlenen aşk hikayesi, aradaki uyum, sevgiyi siz yaşıyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz. Arkadaşlık ise özenilen, günümüzde çokta rastalayamadığımız bir ilişki… hayranlık ile okudum. Çok sevgili arkadaşım Abdurrahman Yücesoy ‘un kaleminden muhteşem bir hikaye, okuyan her insan çok şanslı
Gailesizler
GailesizlerAbdurrahman Yücesoy · Armoni · 08 okunma
383 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.