Ama aralarındaki bu şeyin, tek bir hafta sonundan sonra bitecek olma düşüncesi Julia'nın göğsüne taş gibi oturmuştu.
"Güzel," dedi Clay elini Julia'nın bacağında gezdi- rirken. Onun dokunuşlarına alışmış olan Julia daha bu dokunuşları şimdiden özlemeye başlamıştı bile. "Eli- mizden geleni yapmaya çalışırız o halde."
İnsan sevdiğini en çok parayla aldatırdı. Bu sevgi kendine karşı da olabilirdi. İnsan kendini para ile aldatırdı. 'Kendimi şımarmak istedim' düşüncesiyle en pahalı şeyi alırdı. Ama kendini şımarmanın en güzel yolunun kendine değer vermek olduğunu anlayamazdı.
Aslında güzel bir dram, fantezi kitap olacakken yazar segs kitabı yazmış.
Bence smut okurken rahatsız olan kimse bu kitabı alıp okumasın. Ne okuduğunu bilmeyenler yüzünden kitap puanları gereksiz düşüyor ya da artıyor gibi.
Ufak isyanımı yaptıktan sonra gelelim kitaba. Açıkçası hakkında çok şey duyup, ona göre başladığım bir kitaptı. Ben daha
"Yarabbi hayat ne kadar güzel. Ama bizim gözümüz kör, kulağımız sağır. Ancak dara düştüğümüzde, paçamız sıkıştığında görüyoruz bu güzellikleri. Bu ne kadar nimet! Bunların hangi birine şükretmeli?”
Yaşar Kemal
Tek kanatlı bir kuş ismini okuduğumda çok farklı tahminlerde bulunmuştum kendi kendime. Bu kitabı kütüphane de gördüm ve Yaşar Kemal gibi bir Usta'dan bu kısacık ama içi dopdolu olan romanı hemen okumak istedim. Başlar başlamaz beni içine çekti çünkü akıcı dili, gündelik sohbeti, karmaşık olmayan anlatışı var. Bu yazarın İnce Mehmet kitabını okuduktan sonra zaten bütün romanlarını okumak isticeksiniz. Bu kitap ta da uydurmasyon olan bir dedikodunun aslında koskoca bir köyü nasıl korkuttuğunu o korku sonucunda halkın nasıl da görmeden duymadan direkt endişeyle hayatını devam ettirdiklerini anlatıyor. Ben biraz Türkiye hakkında gönderme olarak düşündüm Yaşar Kemal çok güzel bir şekilde anlatmış bence halkımızın galeyana gelmemesi gerektiğini araştırıp, okuyup, anlayıp, korkmadan öyle yaşaması gerektiğini.
Posta müdürünün başka bir köye atandıktan sonra ki başına gelenleri çok kısa bir şekilde Yaşar Kemal in elinden okumanızı tavsiye ediyorum.
İyi okumalar:)
Kolundaki 5000 liralık saate bakan da zamanı öğreniyor 10 liralık saate bakan da... Ama herkes zamanın ne kadar kıymetli olduğunu öğrenemiyor. 10 odalı evde oturan da barınıyor Bir odalı evde oturan da... Ama herkes o çatının altında sevdikleri ile mutlu olmayı başaramıyor. Her gün et yeğeninde karnı doyuyor ekmek yiyenin de... Ama herkes bir lokmayı huzurla yutmanın ne büyük şans olduğunu anlayamıyor. En lüks markaları giyinen de örtünüyor pazardan giyilen de... Ama herkes en güzel giysinin ahlak olduğunu bilemiyor.
Farklı bir lezzeti olan sıradışı bir roman okuyacağım hissinin verdiği tatlı bir heyecanla kitabın kapağını kaldırdım. Romanın ana karakteri olan Kenan’ın olay örgüsüne doğru beni nasıl çekeceğini, elimden tutup nerelere götüreceğini oldukça merak ediyordum. Zaten bu süreç de çok uzun sürmüyor. Kısa bir hikâye olduğu için olay örgüsünün akışı
O kadar karmaşık duygular içerisindeyim ki şuan ne diyeceğimi bile bilmiyorum kitap o kadar çöktürdü beni. Fiyatı çok pahalı bende indirimde buldum yoksa gerçekten almazdım ki indirimli fiyatını bile öderken ellerim titredi hayatımda aldığım en pahalı kitabın bile 2 katı falan bu kadar para vermişiz üst seviye olmalı diye düşündüm. Kitap 500.
Benjamin Franklin'in güzel bir sözü var: "İnsanların çoğu yirmi beş yaşında ölür ama yetmiş beş yaşında gömülür.” Çünkü bu insanlar kaybolmuş, aşkı bitmiş. Bir rutine bağlanmış, o rutinde gidiyor. Dolayısıyla ruhunu yirmi beş yaşında kaybetmiş ama bedeni nefes alıp vermeye devam ediyor.
*Mehmet Dinç