Dostoyevski'nin eşsiz kaleminden çıkmış eşsiz olmayan bir öykü okudum: Tatsız Bir Olay. Öyküde temelde anlatılmak istenen benimsediğimiz ideolojilerin pratiğe hayal dünyamızdaki kadar kolay dökülmediği. Aslında konu çok güzel fakat Dostoyevski'nin kaleminin izleri pek yok öyküde. O sürükleyicilik, o anlaşılırlık gölgede kalmış.
•••
Peki kitap neyi nasıl anlatıyor?
Kitap üç subayın çevresinde şekillenen bir hikâyeyi konu ediniyor. Stepan Nikiforoviç hayatında bir kez bile doğum günü kutlaması için davet vermemiş birisi. İlk kez birkaç kişiden oluşan ufak bir grubu doğum günü için, yeni aldığı eve davet eder. İnsanlar bu davete oldukça şaşırmakla beraber katılır. Davete katılmış insanlardan biri de ana kahramanımız İvan İlyiç'tir. Davet esnasında subaylar arasında bir fikir tartışması başlar: Aşağı düzeyde olan memurlara iyi davranılmalı mı, yoksa davranılmamalı mı? Bu tartışma sırasında hepsinin kafasında farklı fikirler oluşur. Ardından toplantı biter ve dağılırlar. Kitap tam olarak burada başlar. Bu kısa girişten sonra İvan İlyiç'in başına tesadüf eseri birkaç talihsizlik gelir. Bu talihsizlikler onu kendiyle, fikirleriyle, hayalleriyle ilgili sorgulamaya iter.
•••
Ben kitabı sevdim. Yalnızca bir şikâyetim var; biraz daha uzun olmasını isterdim. Kurgu çok güzeldi ama bence bazı kısımlar gereksiz uzatılmışken, bazı kısımlar aşırı kısa kesilmişti. Velhasılı Dostoyevski'nin en güzel kitabı diyemem ama kötü de değildi.
Okumanızı ve kendiniz yorumlamanızı tavsiye eder, okuyacak olanlara keyifli okumalar dilerim. :)