Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
372 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Antik Yunan'ın ünlü düşünürü Platon'dan günümüze kadar ulaşan ölümsüz bir eserdir Devlet. Platon, bu eserde adaletin, doğruluğun, erdemin, ahlaksızlığın ve "doğru yönetim"in doğasını inceler. Kitabı okuyunca yaklaşık 2500 yıl önce yazıldığına inanamıyor insan.Bugüne uyarlanabilecek, genel çok güzel kriterler var.Platon, bütün eserlerinde olduğu gibi yine Sokrates'i konuşmacı yapmış. Diyaloglar üzerinden ilerliyor düşünceler. Sokrates'in gençlerle felsefe yapması, onlara sorular sorarak düşüncelerini aktarması. Bu bakımdan bir nevi Platon'la konuşmak, sohbet etmek gibi bu kitabı okumak.Günümüzdeki devlet felsefesi üzerinde temel kaynaklardan biri olması açısından önemlidir. Aynı zamanda mutluluk felsefesi üzerine yazılmış bir metindir.Platon, "Devlet" adlı eserinde ideal devletin nasıl olacağını belirtmiştir. Bu devlette insanlar üç sınıfa bölünmüştür; Çalışanlar(işçiler, çiftçiler, zanaatkarlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler. İşçi sınıfı çalışıp üretimde bulunarak devletin maddi ihtiyaçlarını karşılar. Bekçiler sınıfı toplum içinde güvenliği ve dışarıya karşı devletin varlığını savunur. Yöneticiler sınıfı ise devleti yönetir.
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201926,6bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Çok değerli birinin bu kitabı hediye etmesiyle büyük bir zevkle okuduğum bir kitap oldu. İyi ki de okumuşum ve edebiyatı bu kadar güçlü bir yazarla tanışmışım dedim. Kitabı hediye ederken kapağın arkasını okumamı söylemişti, kitabın arkasında da şu muhteşem alıntı vardı: "Ayrılık ne biliyor musun? Ne araya yolların girmesi, ne kapanan kapılar, ne yıldız kayması gecede, ne güz, ne ceplerde tren tarifesi, ne de turna katarı gökte... İnsanın içini dökmekten vazgeçmesi ayrılık." Kitabı büyük bir hayranlıkla okudum. Neredeyse her sayfasında en az üç yer çizip yıldızladım. Böyle güzel kitaplarla buluşmak çok güzel gerçekten. Yazar sevmeyi, yaşamı, yalnızlığı, ölümü ve çoğu şeyi çok güzel şekilde ifade ediyor. İnsanın acısını insan alır diyor, ölümün canlı suretleriyizdir hepimiz diyor, yalnızlığın acısı ve ağırlığı azalmıyor çünkü insan, yüreğini göğüskafesinde yapayalnız taşıyor diyor... Son olarak Sokrates'in bu düşündürücü sözünü paylaşmak istiyorum: Huysuz bir kişi için, "seyahat adamı hiç değiştirmedi; gitti geldi ama yine aynı aksi, lanet adam" diyorlar. "Gayet tabii-diyor, Sokrates- kendisini de beraber götürdü." Kimi zaman kendimizden bile sıyrılmamazı gerektiği hakikati çok güzel ifade edilmiş burada.. Hep güzel kitaplarla buluşmamıza vesile olacak değerli dostlar edinebilmek dileğiyle..
İnsanın Acısını İnsan Alır
İnsanın Acısını İnsan AlırŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201810,1bin okunma
Reklam
293 syf.
·
Puan vermedi
Eklentik Felsefenin Bizden Akademisyeni
Gazali 1000'li yıllarda Horasan'da doğmuş bir Müslüman. Modern dönemin diliyle kendisini biraz daha tanımlamak zorunda hissedersek kendisini filozof, akademisyen, ilahiyatçı gibi sıfatlarla da tanımlamamız münkündür. Açık konuşmak gerekirse, Batı'nın eklentik bilim anlayışından dolayı her konu bir kör düğüme dönüşüyor. Kendimi
Felsefenin Temel İlkeleri
Felsefenin Temel İlkeleriİmam Gazali · Vadi Yayınları · 200135 okunma
Sokrates: Felsefeyi göklerden yeryüzüne indiren filozof
Sokrates’ten önce damla damla akan felsefe, ölümünün ardından gerçek bir sel olup taşar. Felsefeye olan bu ilgideki patlamanın nedeni nedir? Bunun sebebi kısmen, Sokrates’in felsefi sorgulamanın odak noktasını değiştirmiş olmasıdır.Sokrates’in felsefi sorgulamadan odak noktasını değiştirmiş olmasıdır. Sokratesden önce filozofların başlıca ilgisi, içinde bulundukları dünyayı ve etraflarında olup bitenleri açıklamaktı ki günümüzde biz buna, bilim adını vermekteyiz. Sokrates gençliğinde bilimle meşgul olmasına karşın bu uğraşı terk edip ilgisine insan doğasına çevirmiştir.(...) Cicero’nun da dediği gibi Sokrates, “felsefeyi göklerdeki yerinden aşağı çekip insanların kurduğu şehirlere indirmiş, evlere sokmuş ve hatta felsefeyi insanlara hayat, ahlak, iyi ve kötü olan üzerine sorular sormaya mecbur bırakmıştır.”
Sayfa 19 - 1: Felsefenin yüzünü yaşama dönmesi
Bu güzel!
" Yani Sokrates, Atina' lilardan "dostlar " yaratmak istemiştir ki, dostluk, hem dünyaya farklı bakmayı, hem aynı dili konuşma ortaklığını- farklılıkları konuşup anlaştıkca, aynilasmadan ortaklasabilmeyi - aynı anda işaret eder. Dostluk, salt bir arada yaşayan insan topluluğunun ötesinde " ortak bir dünyanın eşit ortakları" kılar insanları." Eşitlik, Özgürlük, otorite. Makale ( Duygu Türk)
Bugünü Yaşama Arzusu
#Schopenhauer *Yazar #Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
Reklam
372 syf.
9/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Platon’un Devlet’i Siyaset Felsefesi içerisinde önemli ütopyalardan biri. Ancak Civitas Solis, Nova Atlantis gibi diğer ütopyalardan ayrılan yanı, önemli ölçüde eğitici bir metin olarak da karşımıza çıkması. Platon bu metni, hocası Sokrates ve halkın arasındaki diyaloglar şeklinde kurgulayarak, 10 bölüm halinde yazmış. Bu açıdan biraz
Devlet
DevletPlaton (Eflatun) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201926,6bin okunma
Bak Sokrates, ömrü doğrulukla, imanla geçmiş bir adam için Pindaros ne güzel söylemiş: Umut tatlı tatlı doldurur içini, Yoldaşlık eder ona, hoş eder gönlünü. Umut yola sokar, yoldan çıkan insan aklını.
Klasik felsefeci Francis MacDonald Cornford da Sokrates'in önemini benzer cümlelerle ifade eder: "Sokrates öncesi felsefe... 'doğa'nın keşfi ile başlar; sokratik felsefenin başlangıcı ise insan ruhunun keşfine dayanır."
Çünkü bizi derinden yaralayan olayları hiç anmamak, tümüyle unutmak, daha doğrusu unutmuş gibi davranmak zorundayız yaşamaya devam edebilmek için.. Gençliğin mutluluğu, gençlerin kendileri dışında nerdeyse herkesin inandığı koca bir yalandır, hiçbir gencin ‘’genç olduğum için aman ne mutluyum’’ dediği duyulmamıştır. Bernard Shaw, yaşını açıkça
Reklam
Ömrümüz boyunca erdem ve bilgelik kazanmak için elimizden geleni esirgememeliyiz, çünkü ödülü güzel olduğu gibi verdiği umut da büyüktür. Bununla beraber, bu şeylerin benim anlattığım gibi olduğunu iddia etmek aklı başında bir adamın işi değildir. Ancak göründüğü kadarıyla ruhlar ölümsüz olduklarına göre, bu söylediklerimin ruhlarımız ve ruhlarımızın mekânı için aşağı yukarı geçerli olduğuna inanmak, alınması gereken ve alınmaya değer bir risktir kanımca. Böyle bir risk güzeldir ve insan dua okur gibi bu inanışı kendi kendine defalarca tekrar etmelidir.
Sayfa 172Kitabı okudu
Sokrates, Aristo (“Sevmek, keyif almaktır"), Montaigne (*Kendi adıma hayatı severim"), Spinoza ("Aşk bir sevinçtir"), Freud (İnsan sevme sanatını yeteneğini” kaybettiyse hasta demektir) ve hepimiz haklıyız. Mutluluk ne var olmakta, ne sahip olmakta. O, harakette, zevkte ve sevgide.
O hâlde ölümün iyi bir şey olduğuna dair büyük bir umut bulunduğunu düşünebiliriz. Ölüm şu iki şıktan biridir. Ölüler ya hiç var olmaz ve hiçbir şey hissetmezler ya da söylendiği gibi ölüm bir değişimdir, ruhun buradan başka bir yere göç etmesidir. Hiçbir duygunun faaliyette bulunmaması, [40d] uyuyanın hiçbir rüya görmediği derin bir uyku olması durumunda, ölüm muhteşem bir kazanç sayılabilirdi. Bir insanın hiçbir rüya görmeden uyuduğu bir geceyi hayatının diğer gece ve günleriyle karşılaştırdığını varsayalım. Bütün hayatı boyunca yaşadığı kaç gün ya da gecenin bu rüyasız geceden daha güzel ve hoş olduğuna karar vermesi gerektiğinde, sadece sıradan bir insan değil, kralların en büyüğü bile olsa bu gün ve gecelerin çok az olduğunu görecektir. Eğer ölüm öyle bir şeyse, ben onu bir kazanç olarak nitelerim, çünkü bu durumda sonsuzluk tek bir geceden daha uzun değilmiş gibi görünüyor. Öte yandan söylenenler doğruysa, yani ölüm buradan başka bir yere göç etmek anlamına geliyorsa ve bütün ölüler oradaysa, bundan büyük bir nimet düşünebilir misiniz sayın yargıçlar?
Sayfa 61
Ayasofya!
Ayasofya, her zaman şeriatçıların bir bahanesi ve kavga nedeni oldu. Neydi Ayasofya'nın önemi? Bu kavga daha ne kadar sürecekti? Bu soruların yanıtını biraz daha net alabilmek için tarihe bakmak gerekiyor. Ayasofya, 24 Ekim 1934'te, Atatürk'ün emri ve Bakanlar Kurulu Kararıyla müzeye çevrildi. Aradan geçen 60 yıl boyunca,
Sayfa 94 - Toplumsal Dönüşüm Yayınları /3.Baskı 2010Kitabı okudu
878 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.