Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Anime
A Aslan Kral Ateşböceklerinin Mezarı Arabalar Avatar Ailem Robotlara Karşı
İran Sineması
A Altın ve Bakır Arkadaşımın Evi Nerede? Aslı Gibidir Ayna B
Reklam
H i.ç en öne geçeceğim diye birine çelme takmadım.
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
15 saatte okudu
Kışkı rtıcı b ir bakışıyla çılg ına d öndüğüm , b ir dudak büküşüyl e ağulu acıla r ç ekt iğ im , kahkahala rıyla ş enl en ip g özyaşla rıyla k ed erl end iğ im , b ir tan rıça katına çıka rtıp tapındığım, kutsal mabetlerirıirısunaklarına hayatımı bir adak gibibırakmayı arzuladığım, memelerirıde, kasıkla­ rında , ka lçala rında , baca kla rında, boyunla rında adanmış topraklarda dolaşan birsofu gibi vecd içirıdekendimden geçerek dolaştığım, ayaklarına kapandığım, göğüslerin­ deağladığım, saçının birtelirıehalel gelmesirıdiyefütur­ suzca ölümeyürüyeceğimihissetiğim, bazen öldürmeyi şiddetle istediğim, onda yok olup onla varolduğum, ba­ na h er d efasında aşkı , acıyı, se virıc i, hayatı ve ölümü y e­ niden öğreten kadınlaryitirdim ben. Kızıl bir korgibi örslerirıebıraktığım ruhumu bazen sertdarbelerle, bazen yumuşak dokunuşlarla şekillendi­ ren, benden birbaşka ben yaratan, onun herşeyi, baba­ sı, oğlu, kardeşi, kocası, sevgilisiolduğum, onu herşe­ y im yaptığım , va rlığıyla h er ş ey in tadını, kokusunu , g ö­ rüntüsünü değiştiren, sıradan birçok davranışı olağanüs­ tü mac eralara d önüştü rüp olağanüstü mac erala rı olağan ­ laştıran kadınla r.
İçimizde Bir Yer
İçimizde Bir YerAhmet Altan · Alkım Yayınevi · 20043,669 okunma
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Türkçüler Derneği Ankara'da: Türkiye Milliyetçiler Birliği Genel merkezi Ankara'ya taşınan Türkçüler Derneği'nin kurultayı 30 Ağustos 1964'te Ankara Türk Ocağı'nda yapıldı. Derneğin adı "Türkiye Milliyetçiler Birliği" olarak değiştirildi. Yeni seçilen Merkez Yönetim Kurulu üyeleri şunlardı: Zeki Sofuoğlu, Hikmet
Reklam
Bizler, "tarih duyusu"na sahip insanlar: erdemlerimiz var bizim, tartışmasız, - iddia sız, bencillikten uzak, mütevazı; mertiz, kendimizi aştık, öz veriliyiz, çok müteşekkiriz, çok sabırlıyız, çok hatırşinasız: - tüm bunlarla belki de çok "zevk sahibi" değiliz. Sonunda teslim edelim: Biz "tarih duyusu"na sahip insanların en zor kavradığı, hissettiği, tadını aldığı, sevdiği şey, özellikle her kültürün ve sanatın kusursuz ve en son olgunlaşmış yanı dır, yapıtların ve insanların asıl seçkin yönüdür, çarşaf gibi denizi andırdıkları ve sütliman bir kendine yeterlilik içinde oldukları andır, tamama ermiş tüm şeylerin altın ve soğuk görüntüsüdür. Belki de bizim büyük tarih duyusu erdemi miz i y i beğeniyle en azından en iyi beğeniyle zorunlu bir karşıtlık içindedir ve biz, insan yaşamının, zaman zaman pı rıldayan küçük, kısa ve en üstün mutluluk durumlarım ve nurlanmalarım kendi içimizde ancak zorlamayla taklit ede biliriz: büyük bir gücün ölçüsüz ve sınırsız olanın karşısında gönüllü olarak durduğu o anlar ve mucizeler - bir ince zevk bolluğunun, ansızın boyun eğme ve taş kesilme anında, hala titreyen bir zeminde sabit durarak ve kendini-sabitleyerek yaşandığı yerde. Ö l ç ü bize yabancıdır, itiraf edelim bunu kendimize; duyduğumuz heyecan özellikle sonsuzdan, ölçü süzden duyulan heyecandır. İleriye doğru soluyan bir bey girin üstündeki binici gibi, sonsuzun karşısında bırakıyoruz dizginleri, biz modern insanlar, biz yarı barbarlar - ve ancak orada k e n d i mutluluğumuzu yaşarız, aynı zamanda en çok - t e h l i k e d e o l d u ğ u m u z yerde.
Sayfa 151
TBMM Kürsüsünden Atsız'a Hücum: 1962 Mart'ında CHP milletvekili Osman Sabri Adal'ın TBMM kürsüsünden Atsız'a hücum etmesi bazı gazetelerde yer aldığı gibi Millî Yol'da da genişçe yer alır. Konu Tedbirler Kanunu'dur. Başbakan İsmet İnönü ile meclisteki partilerin genel başkanları Adalet ve Anayasa Komisyonu'na bir
Beni terk ettiğin gün, gelip yığıldığım yatağın etrafını küçük güneş toplarıyla doldurdum. Kollarımı şiş yapıp ilmek ilmek geçirdim her günü. Bir ters ördüm, bir düz. Bir günüm ters gitti, bir günüm düz. Çok git gel yaptım. Ama başardım. Yeni bir hayat ördüm kendime güneşin ipliğinden. Ortasına bir motif kondurdum alfabemin nefret ettiğim harflerinden. Düştüğüm kuyudan çıkarken basamak niyetine kullandığım bir H dokudum, yanına sana atfen bir İ kondurdum, çıktığım kuyuya seni gömdüğüm günü temsilen bir çelenk bıraktım C harfinden... Sonunda noktayı koydum. Her "Neden?" sorusuna verebilecek bir cevap işledim şimdi sana kocaman bir "Hiç" yazıyor yeni hayatımda.
Sayfa 134 - Doğan KitapKitabı okudu
H i ç k i ms e sorumlu değildir, varoluşundan, şu ve şu yapıda oluşundan, bu koşullarda, bu ortamda oluşundan. Varlığın yazgısallığı, var olmuş ve var olacak olan her şeyin yazgısallığından ko panlamaz. Kendine ait bir niyetin, bir istencin, bir amacın sonucu d e ğ i l d i r o; onunla bir “ insan ideali” ne ya da bir “mutluluk ideali” ne ya da bir “ ahlaksallık ideali” ne ulaşma denemesi yapılıyor d e ğ i l d i r , — onun varlığını herhangi bir amaca a r m a ğ a n e tme k istemek saçmadır. “Amaç” kavramını biz uydurduk: gerçeklikte y o k t u r amaç... Kişi zorunludur, felaketin bir parçasıdır; bütüne ait amaç... Kişi zorunludur, felaketin bir parçasıdır; bütüne ait tir, bütünün içinde v a r d ı r , — bizim varlığımızı yargıla yabilecek, ölçebilecek, kıyaslayabilecek, mahkûm edebilecek bir şey yoktur... Z a t e n , b ü t ü n ü n d ı ş ı n d a h i ç bi r ş ey y o k t u r ! — Hiç kimsenin daha fazla sorum lu kılınamayacağı, var olma tarzının bir causa prima’ya9 da yandırılamayacağı, dünyanın ne bilinç ne de “ tin” olarak bir birlik oluşturduğu, i ş t e b u d u r i l k b ü y ü k ö z g ü r l e ş m e , — ancak böylelikle yeniden kurulmuştur, oluşun m a s u m i y e t i . . . “Tanrı” kavramı şimdiye ka dar, varoluşa karşı en büyük i t i r a z d ı . . . Tanrıyı yadsı yoruz, tanrıya karşı sorumlu olmayı yadsıyoruz: ancak b ö y l e l i k l e kurtarıyoruz dünyayı. —
Sayfa 41
Reklam
“Artık bana verecek mutluluğun kalmadı mı, ne çıkar! A c ı l a r ı n v a r d a h a ” .
Sayfa 80
Osmanlı İmparatorluğunda Hayrât ve Hasenât
Ecdādımız, idaresi altında bulundurduğu geniş coğrafyada ırk ve mezhep farkına bakmamış, Yaratan'ın kulu olarak müslim veya gayr-i müslim herkesin istifade edebileceği hayrat ve hasenât müesseseleri te sis etmiştir. "Osmanlı'da Vakıf" yazısında temas edileceği gibi câmiler, medre- seler, hastahaneler, tımarhaneler, hanlar,
Sayfa 497 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Selçuklu dönemi ve Kudüs,
Kudüs'te Mardin adıyla anılan dev bir hânkah bulunmakta olup bu yapı; Bânisi ise bir rivayete göre S e l ç u k l u l a r ın Kudüs'ü. h i m a y e için gönderdikleri Artuk Bey, bir başka rivayete göre ise soyundan gelip Kudüs'ü himaye eden ardıllarıdır.(H.712)
Sayfa 58
🌟İsminin son harfi seni sana anlatıyor. 🌸🕊️ A - lider ve azimli B - açıkfikirli ve sağlam C / Ç - enerjik ve kıpır kıpır D - sabırlı ve mantıklı E - empatik ve anlayışlı F - sıcak ve özverili
Acı derinleştiğindeki haz: H a z d a h a d a d e r i n d i r y ü r e k a c ı s ı n d a n .
Sayfa 329
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.