224 syf.
9/10 puan verdi
Geçmişlerinde birilerinin ölümüne sebeb olan ve yasalar karşısında “Masum” olan, bazılarında ise yargının haberi bile olmayan kişilerin zaaflarından yararlanarak her birini adaya getirecek olan kusursuz bir plan ile sadist birinin adalet için belkide kendi zevki için “On Küçük Askere” yaşattıkları…
On Küçük Asker yemeğe gitti,
Birinin lokması
#kübranınkitabı size bugün @isinglmz yazarımın kaleminden kurgusu muhteşem ,okuması akıcı ,harika bir kitapla geldim #sırnaşıksarmaşık .okurken çok keyif alacağınıza eminim.Zeliha ve Asya
Tek beden iki karakter. O kadar zordu ki karakterin ruh dünyası. Geçmişinde aileden yediği darbeler üstüne zamanla kocasının ilgisizlikleri onu bu hale getirmişti. Nedense ben her kadının içinde bir Zeliha barındırdığını düşündüm kitabı okurken. İlgiye muhtaç, görülmek istenen, içindeki eğlenceli yani ortaya çıkarmak istedikçe bir şekilde hayat şartları denilip bastrılan. sedef karakteri çok meraklıydı gerçi meraktan da öteydi onun ki yakınınınız olsa döversiniz o derece meraklı ,kitabın sonunu son sayfalar da anlayabilirsiniz ,şok edici bir kitap dı diyebilirim.
Karşısındaki kadının dış dünyasından haberi vardı peki ya iç dünyasından?
Yalnızlığın bir kokusu yok. Büyüyen bir boşluğu var. Sınırsız. Sonuçsuz.
Kelimeler önemliydi. Herkese hak ettiği kadarı yeterliydi..
Olur, neden olmasın. Yeni sayfalar her zaman güzeldir hatta öncekilerden daha özeldir.
#ışıngülmez #kitaplariyikivar
"Altın yumurtlayan tavuk konumundaki o işçiler, başkaları için altın üretmenin dışında da yaşam biçimleri olduğu bilincini henüz kazanmamışlardı."
Olaylar 1940 yılında Güney Afrika’nın İngiliz sömürgesindeki Rodezya’da (şimdilerde adı Zimbabve) geçiyor. Roman çiftlik sahibi Dick Turner’ın eşi Mary Turner’in siyahi uşakları Moses
Bazı kitaplar içerisinde bulunduğumuz döngüyle aynı. Kötü bir dönem geçiyorsundur en yakınındakinin bile haberi olmaz. İşte bu sırada ortaya ismini cismini bilmediğiniz bir hayat dahil olur. Oturup saatlerce anlatacağınız bir olayı yakınınızdaki anlamayabilir. Oysa okuduğunuz bir kitap anlayamadığınız onca şeyi önünüze serer. Kitaplığa bakınıp durdum hangi kitabı okusam diye içimden ne yaşamak geliyordu ne de kitap okumak ruhsal bir yorgunluk vardı üstümde..Kitaplıkta duran "Üç Yıl " romanı gözüme çarptı ve onu okudum biraz geç bitirdim sebebi okuma isteğim yoktu yoksa kitap bir günde okunabilir düzeydedir. Asıl konuya geleyim romanda geçen Laptev ve Yulia iç sesim anlatamadıklarımı o kadar güzel özetlemişler ki okurken kendimi buldum ve kendimi anlamaya çalıştım. Yulia' nın tek derdi baba evinden uzaklaşmak ve onu seven Laptevle evlenmesiyle başlar her şey. Laptev, Yulia'nın onu sevmediğini bile bile onunla evlenir ve yıllarını ona adar aileden gördüğü davranıştan dolayı çekingen, öz güven eksikliği olan bir kişiliğe sahiptir. Yani günümüzde çoğumuz Laptev karakteriyle hemen hemen aynıyız öz güven kırıklığımızın en büyük sebebi aile yapımız olabiliyor ne yazık ki. Roman özetini geçirmekten ziyade bana neler kattı onu yazmaktan yanayım. Ne yazık ki çoğumuz bir ortamda çekingen tavırlar sergileyebiliyoruz ve sanıyoruz ki biz tekiz oysa bu kitabı okurken yalnız olmadığıma çok sevindim. Aslında sevindiğim durum kötü ama insan yalnız yaşadığı bir şeyi içseleştiriyor. Yalnız olmadığını gördüğünde içselleştirmeyi bırakıyor.
Ortada hangi suçtan yargılandığı belli olmayan K’nın bir davası var. Mahkeme yok,düzen yok,adalet yok. Üstelik dava boyunca da tanıştığı herkesin davadan haberi var ve bir şekilde dava ile bağlantıları var. Elimde çokça uzun süren bir kitap oldu. Usülsüzlüğün bariz bir şekilde anlatıldığı bir kitaptı. Fena değildi ama maalesefki çok beğenemedim.
Bir Gecede Zirveden, Sefalete Sürüklenen Star... :(
Selam,
***SPOİLER OLABİLİR :)*** Kesinlikle Tavsiyemdir.
Yaklaşık 3 yıl önce okuduğum bir kitabın yorumu ile geldim. Nedense kitap birden aklıma düştü ve dedim hazır aklıma düşmüşken birkaç kelam edeyim. Bu kitabın neden popüler olamadığını zerre anlamıyorum. Evelyn Hugo’nun Yedi Kocası gibi tarz kitapları seviyorsanız alın size içimizden
