bir uçan balona yükledik sanki gizli umutlarımızı
ve sonra salıverdik gökyüzüne
bize gelecekten güzel haberler getirsinler diye
uçan balonlarımızın patlayıp parçalanmadan
tekrar yeryüzüne dönemeyeceklerine inanmıyoruz hala
"Yani gerçekten karanlıkta mı kalacağım?"
Doktor Olga bir süre sessiz kaldıktan sonra "Üzgünüm," dedi. İşte yine gözlüğümün camları buğulandı.
Bazı haberler insanın yanında sarılabileceği bir kedi varken verilmeli.
Zafer, birlik, inanç, kimlik, zaman,
Sağlam anlaşmalar, servet, gizem,
Ebedi ilerleme, kosmos, günlük haberler.
Demek bu, hayat denen şey,
Demek o kadar sancıdan, kıvranmadan sonra yüzeye çıkan şey bu.
Gıybeti işiten, diliyle karşı çıkmadığı ya da korkuyorsa kalbiyle nefret etmediği müddetçe o günaha ortaktır. Sözü başka bir kelâmla bölmeye ya da oradan kalkıp gitmeye gücü yettiği halde, yapılan gıybete karşı bir tavır almazsa, günaha ortak olur. Diliyle "sus" diyor, ancak kalbiyle devam etmesini arzuluyorsa bu münafıklıktır. Kalbiyle nefret etmediği müddetçe günahtan kurtulamaz. Eliyle sus diye işaret etmesi ya da kaşlarını çatıp alnını kırıştırması yeterli değildir. Bu davranış gıybeti yapılanı önemsememektir. Aksine giybeti yapılana kıymet verip açıkça müdafaa etmelidir.
Allah Resûlü şöyle buyurmuştur:
"Her kim, yanında bir mümin kötüleniyor, o da gücü yettiği halde kardeşine yardım etmiyorsa, Allah onu kıyamet günü mahlûkatın önünde rezil eder."
Ebü'd-Derda (r.a), Allah Resûlü'nün şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
"Her kim, kardeşinin arkasından onun haysiyet ve şerefini korursa, kıyamet günü onun haysiyetini korumayı Allah üzerine almıştır."
Bir hadis de şöyledir:
"Her kim, kardeşinin arkasından onun haysiyetini korursa, kıyamet günü onu cehennem ateşinden korumayı Allah üzerine almıştır."
Müslümanı gıyabında müdafaa etmenin fazileti hakkında çok haberler anlatılmıştır…
Sana yazıyorum ya, deniz benden önce başlıyor
beklemeye. Siyah bir uykudan binlerce rüya kıpkırmızı uyanıyor. Sonra akşamlara dek köpük, sis, uğultu... uzaklıktan büyük resimler çiziyor kumlara su. Senden yana düşüyor dağın gölgesi. Mum çiçekleri gözlerinden salıyor kokusunu. Yollar iyi haberler gibi uzuyor kısalıyor. Senin yerine cümleler kuruyorum kendime Sonra aralayıp her bir harfini, yaşlı bir hevesle sevinçler
okuyorum. Yalnızlık öyle cesur, öyle korkak ki... Bir hayal karınca kirpiklerinin sabahına yürüyor. Zaman avuçlarının içinde. Açıyorum, insan olmanın sonsuzluğu; kapıyorum, ölüm dünya olup geliyor üstüme. Sana yazıyorum ya, içimde umutsuz bir güzellik. Her şeye yeniden inanıyorum.
Ben bir ay pervanesiyim. Kanatlarım dünya, sözlerim sevgi. Kendime masallar anlatıyorum.
Sayfa 182 - Kırmızı Kedi Yayınları 12. BasımKitabı okudu
korkutarak, yalan haberler yayınlayarak, algılarla oynayarak, medya ve sosyal medyayı propaganda aracı olarak kullanarak. Fakat aynı zamanda sahip çıkmaya ve korumaya uğraştığımız değerlerimizi yıkarak yapmaya çalışacaklar.
Gazete haberlerinden yola çıkılarak yazılan kısa kısa denemelerden oluşuyor. Kimi haberler o kadar ilginç ki böyle bir şey gerçekten yaşanmış olabilir mi şüphesine kapılabilirsiniz, zira bende öyle oldu. Kitabın ismi de yine bir haberden ilham alınmış. Çok ünlü bir şirketin kozmetik ürünlerinin denemesini yapmak amacıyla bir tıp fakültesine
Dışarıya sızan fotoğraflarda bakımsız tarlalarda bir deri bir kemik halde çalışan köylüler, viraneye dönmüş şehirlerde dilenen hırpani yetimler ve çorak ırmak kenarlarında çürüyen cesetler görülüyordu. İnsanların ağaç kabuğu, hatta ceset yediğine dair haberler geliyordu. Yüzbinlerce insan Çin'e kaçtı. Fakat Kuzey Kore'nin kapıları o kadar sıkı bir şekilde kapalıydı ki uluslararası kuruluşlar ülkede neler olup bittiğini tam olarak öğrenemediler.
Öldürmeler, facialar, kazalar. Sanki bu gazeteler, insanlar birbirini öldürsün, arabalar birbirine çarpsın diye dört gözle beklerlerdi! Niye hep üzücü, kötü haberler ilk sayfayı kaplardı? İnsanlığa güzel şeyler sunmak isteyen kimselerin adı bile geçmezdi!