hedeflediği, Rum'daki babasının halifeleri aracılığıyla Selçuklu Sultanı ve Moğolları baskısı altında yaşamakta olan Alevi-Bâtıni inançlı Türkmenler'i ve diğer halkları peşine takıp isyan çıkarmayı kafasından çoktan atmış bulunuyordu. Uzun gezileri sırasında, böyle bir halk hareketinin öznel ve nesnel koşullarının mevcut olmadığının farkındaydı. Ayrıca babasının halifelerinin çoğu Sulucakarahöyük'te dergâhını kurmuş olan Hacı Bektaş'ın ve Anadolu Bacıları (Bacıyan-ı Rum) örgütünün çevresinde toplanmış olduklarını ve Moğollar'ı Rum'dan çıkarmak için bağımsızlık siyasetini güden II. İzzeddin Keykavus'la birlikte olduklarını görmüş;
Beledî reisliğim zamanında Mağribî dedikleri bir şeyh-i meçhul-ül-ahvâl Isparta’nın cebel-i hâcâtı itikat olunan “Sidre” dağında çocuğu olmayan kadınlara çocuk nüshası ve ilacı dağıttığını işittiğimde herifi celp ve hârice tard ve sevk ettirirken;
-Ben çıkacağım fakat bu memleket batacak demesiyle
-Pekâlâ sen içinde bulunmayasın sana iyilik ediyorum cevabını verdim idi. Ve yine diğer birinin bir limon içinden üç altın çıkaracağını ve bu limonları birer liraya satacağını ilân ettiğinde herif hakikaten muvacehemize ortasından bana kestirdiği elindeki bir bütün limondan üç lira çıkmış idiyse de liraları evvelce nasıl ustalıkla yerleştirdiğini anlayarak bunu da memleketten çıkarırken hacıdan, hocadan bir çok muteberân ricada bulunduklarına ve daha pek çok emsaline tesadüf ettiğim olmuştur.
Benim can ve mal güvenliğimi ve haysiyetimi vatanım için istediğimi söyle. Eğer İngilizlere bir imtiyaz vermem gerekirse, bin kere ölmeyi ve cesedimin kurtlara ve sırtlanlara yem olmasını tercih ediyorum..