Bu kitabın en sevdiğim yanı, beni gerçekten şaşırtmasıydı. Çünkü bir manastırda ne olabilir ki diye düşünürken aslında kendimi bir polisiye okurken buldum ve keşke incili okumuş olsaydım dedim. Kütüphanede geçen bir sahne beni rahatsız etti sadece. Islam alimi olan ibni Sina 'ya aptal muamelesi yapması ve devamından gelen Kuran'daki yazıları görüp saçma sapan şekiller demesi. Genel olarak kitap gerek betimlemeleri, gerek vaazlar, gerek o vaazlar arasında geçen konuşmalar ve gerekse tek tek karakterleri yansıtması çok başarılı. Muhtemelen müslüman olduğumdan dolayı olsa gerek, islama yapılan yakıştırma hoşuma gitmedi. Din adamlarının bazılarının sabit fikirliliği, bazılarının yasak elmayı yemiş olması ve bazılarının da manastır hayatından dolayı olsa gerek eşcinselliğe yönelmeleri kitaba olağan bir hava vermiş bence. Özellikle iki rahip arasında geçen "Hazreti İsa hiç güldü mü?" tartışmasında kendimi 'neden gülmesin ki' diye taraf tutarken buldum. Tüm bunlar bir yana evde ve çevremde benden başka kitabı okumuş biri olmadığı için hem kendimle gurur duyuyorum (çünkü sanki imkansızı başarmışım gibi geliyor) hemde fikir alışverişi yapacak kimsenin olmayışı beni üzüyor.